Bahar dalları badem ağaçlarını kapladı, tırtıllar her yerde. Doğa baharla birlikte coşuyor peki siz ne hissediyorsunuz? Hiç durmadan dans edecek kadar enerjik ya da maraton koşacak kadar kuvvetli misiniz? Birden aklınız fikriniz aşka kaydı ve dünya gözünüze daha mı güzel görünüyor? Demek ki siz baharın ateşi ile yananlardansınız! Ya da kendinizi yorgun hissediyor ve kolunuzu kaldırmaktan aciz buluyorsunuz. Bazen başınız dönüyor, bazen de ağrıyor mu? Yeterli süre uyumanıza rağmen bahar gelince hep uykusuz mu dolaşıyorsunuz? O zaman siz de bahar yorgunusunuz. Yılın bu zamanlarında kuzey yarım küredeki milyarlarca insan daha enerjik ve cinsel olarak daha aktif hissetmeye başlar, yaşama daha mutlu ve umutlu bakar. Şairler ve yazarlar yüzyıllardır bunu yazar bunu söylerken, biz artık bunun altında bilimsel temellerin de bulunduğunu biliyoruz.
BAHAR NEDEN COŞTURUR?
Mevsimsel depresyondan yakınanlar için bahar coşkusu daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Sanki ipleri çekilmiş kuklalar gibi güneşi görür görmez birden ayağa kalkıverirler. Bugün, bunun sırrının güneş ışığında gizli olduğu bilinmekte. İnsan gözünün ağ tabakası (retina), baharla birlikte günler uzadıkça daha uzun süre ve daha yoğun güneş ışığına maruz kalmaya başlar. Ve gözler optik sinirle doğrudan beyine bağlıdır. Bu uyarılar insan beynindeki hormonal değişiklikleri uyararak, kış hormonu olarak bilinen melatonini azaltır, onun yerine mutluluk veren serotonin yükselir. Melatonin, kış süresince kanda yüksek kalarak uyku süresinin uzamasına, iştahın artmasına ve fiziksel aktivitenin azalmasına sebep olur. Düşünülecek olursa insan bedeni de, aynı hayvanlarda olduğu gibi bir şekilde kış uykusuna yatmakta ve yiyeceğin az bulunduğu soğuk kış günlerinde kendini sıcak yaz günlerine kadar korumaya çalışmaktadır. Güneş ışığıyla birlikte sert ve tehlikeli kış günlerinin bittiğini anlayan beden, artık korunma değil çoğalma mevsiminin geldiğini fark edip hormonları harekete geçirir. İnsanoğlu da kuşlar, koyunlar ve arılarla birlikte bahar mevsiminde coşar, hareketlenir ve çoğalmak üzere birbirine âşık olup sevişmeye başlar. Çünkü baharda âşık olup birlikte olan çiftlerin çocukları yaklaşık bir sonraki bahar öncesinde, yani önlerinde serpilip büyüyecek koca bir altı sıcak ay varken doğarlar. Böylece soğuklar başladığında annelerine daha az yük olacak kadar kuvvetlenmiş olurlar.
VÜCUTTAKİ DEĞİŞİKLİKLER
Baharla birlikte öncelikle uyku azalır, iştah kesilir ve cinsel istek artar. Yapılan gözlemsel çalışmalar, günler uzadıkça bedensel aktivitenin de arttığını göstermektedir; kışın ortalama 1 kg. alınır ve baharla birlikte bu kilo verilir. Tüm bu değişiklikler psikolojinin ötesinde, fizyolojiktir. Evrimsel biyologlara göre baharda daha aktif ve enerjik hisseden insan, avının peşine düşüp evine yiyecek götürebilir ve kendinde çocuk sahibi olacak kuvveti bulabilir. Baharda özellikle erkeklerin düşünceleri cinsellik üzerine yoğunlaşır, gerçekten de bahar aylarında sperm sayıları en yüksek seviyededir. Bu dönemde meydana gelen cinsel birlikteliklerde gebelik şansı daha yüksektir. Kışın etkileri sadece ruh hali ve enerji üzerine değildir. Güneşsiz geçen aylar boyunca insan vücudu sağlıklı bir kemik yapısı için gerekli olan D vitamine de hasret kalır. Bu nedenle birçok insan ilk sıcak günlerle birlikte kendini güneşin altına atar. Böylece deriden emilen ışıkla birlikte vücut, kendisi için gerekli olan vitamini sentezler. Güneşin en kuvvetli olduğu nisan-ekim ayları arasında günde 30 dakika güneş görmek insana geri kalan günler için de yeterli olacak D vitaminini üretmesine kafi gelir. Baharın tüm güzelliklerinin yanında getirdiği riskler de vardır. Martla birlikte, kendilerini çok enerjik hissedenler aşırı spor ve fiziksel aktivite yaparak, kalp krizi riskinin de katlanarak artmasına sebep olabilirler. Bu aylarda moral bozukluğuyla acil servis başvurularının arttığı da bir gerçektir. Baharın gelmesiyle içinde bulundukları ruh halinden kurtulacaklarını umut eden depresif hastalardan bazılarının, bahara rağmen bir şeyin değişmediğini görmeleri üzerine düştükleri umutsuzluğun bunda rol oynadığı düşünülebilir. T. S. Eliot'ın dediği gibi, bazıları için "Nisan, en zalim aydır!"
PEKİ YA BAHAR YORGUNLUĞU...
Anglosakson yazınında yer almamasına rağmen bizde ve Alman kaynaklarında çok sıklıkla 'bahar yorgunluğu'ndan söz edilir. Çoğu kişinin yaşadığı coşkunluğun aksine baharın gelmesiyle bazılarında nedeni açıklanamaz yorgunluk ve halsizlik hallerinin ortaya çıktığı da bir gerçektir. Kuzey yarım kürede mart ortasından nisan ortasına kadar geçen zaman süresince, kimilerinde az kimilerinde çok olmak üzere yeterli uyumaya rağmen uyku hali, hava değişikliklerine aşırı hassasiyet, huzursuzluk, isteksizlik, yorgunluk, baş ve eklem ağrıları gibi belirtiler görülebilir. Bu durumda hormon dengesindeki değişikliklerin rol oynadığı düşünülmekle beraber sebebi tam bilinmez. Baharın gelmesi ile melatonin hormonunun azalıp serotonin, endorfin, testosteron ve östrojen gibi hormonların artmasının bazılarının vücuduna aşırı yük bindirdiği ve bu durumun da kendini yorgunluk olarak ortaya koyduğu sanılmaktadır. Baharda sıcaklık aşırı dalgalanmalar gösterir. Hava sıcaklığı arttığında damarlar genişler ve tansiyon düşer, soğuklarda ise büzüşür ve tansiyon yükselir. Kan basıncındaki bu düzensizlikler de hissedilen yorgunluğun sebebi olabilir. Belirtilerin düzelmesi için yapılacak en doğru şey, bahara uygun olarak protein ve vitaminden bol beslenmek, makul düzeylerde fiziksel aktiviteyi artırmak ve uyku düzenine dikkat etmektir. Hatta bazen sadece bol sıvı almanın bile çoğu sıkıntıya deva olduğu gözlenmektedir.