Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'de yerli otomobil konusunu sulandırmaya kimsenin hakkı olmadığını belirterek, ''Biz hiç kimseden hiçbir parça almayalım, dünyayla entegrasyonumuzdan vazgeçelim, biz başkasına birçok parça satıyoruz ama kimse bize bir parça satmasın, cıvatasını bile biz yapalım, demiyoruz. Böyle bir şeyden bahsetmiyoruz. Bundan bahsetmek, bu projeyi, bu düşünceyi sulandırmaktır'' dedi.
Bakan Ergün, Bloomberg HT'de katıldığı bir programda, Türkiye büyüyen bir ekonomiye ve ihracat potansiyeli gün geçtikçe artan bir yapıya sahip bulunduğunu dile getirdi.
Türkiye'de değişik otomotiv markalarının üretimi olduğunu, o markalara katma değer, teknoloji ve bazen de tasarım katıldığını ifade eden Ergün, ancak yapılan tasarımların da o markların olduğunu, Türkiye'ye ait bulunmadığını kaydetti.
Bakan Ergün, başka markaların Türkiye'de yatırımını ayrıca teşvik etmeleri gerektiğine işaret ederek, Volkswagen, Ford, Opel gibi markaların Türkiye'de üretim yapmaları için bu markaları teşvik ettiklerini anlattı.
''Yerli oto geç kalınmış bir iş değil''
Tüm bunların yanında Türkiye'nin de otomotivde bir marka oluşturması gerektiğine vurgu yapan Ergün, şunları kaydetti:
''(Bu biraz zahmetli) deniyor. Olabilir tabii ki, ama imkansız bir şey değil. Mesela geçen hafta Schröder'in bir konuşması vardı, İstanbul'da Otomobil Zirvesi'nde OYDER'in. İşte 'Bu işin 150 yıllık bir mazisi var, bu iş biraz zor iştir. Biraz para gerektirir, biz zaten yapıyoruz, biz yapalım siz bize parça yapın, siz yedek parçalar imal etmekte mahir olun' gibi bir söz ifade etti. Yani bu bir Alman Başbakanı olarak kendi ekonomilerini düşünmesini ben normal karşılıyorum, çünkü Almanya ekonomisinin yüzde 20 veya 25'inin otomotiv sektörüne dayandığını kendisi de orada ifade etti.
Yani çok büyük bir ağırlığı var Alman ekonomisinde otomotiv sektörünün. 'Geç kalınmış bir iş bu' diyor Sayın Schröder. Yok, geç kalınmış bir iş değil, yani bugün öyle bir gelişme oluyor ki, kimin kimi ne zaman geçeceği belli değil. Yani düne kadar Korelilerin otomobili değil, otomobil yolu yoktu. Otomobili sürecek yolu yoktu, ama şimdi dünyaya değişik otomobil markalarını üreten ve satan bir ülke haline geldi. Değişik elektronik sektöründe, bilgi ve iletişim teknolojilerinde önemli adımlar atan bir ülke haline geldi. Onun için bugünkü dünya, eskisinden daha hızlı ilerleme kaydedilen bir dünyadır her alanda, otomotiv sektöründe de. Dolayısıyla geç kalmış olabiliriz, geç kaldıysak zaten bir an evvel yapmamız lazım o nedenle.''
Bugün bir ülke otomobil yapıyor diye diğer ülkelerin otomobil yapmaktan vazgeçmediğine işaret eden Ergün, sektörde yüzlerce marka olduğunu, Türkiye'de bir şey yaratmanın, bir marka yaratmanın zevkini sanayicinin yaşaması gerektiğini söyledi.
''Yerli otomobili sulandırmaya kimsenin hakkı yok''
Nihat Ergün, Türkiye'de yerli otomobil konusunu sulandırmaya kimsenin hakkı olmadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Biz hiç kimseden hiçbir parça almayalım, dünyayla entegrasyonumuzdan vazgeçelim, biz başkasına birçok parça satıyoruz ama kimse bize bir parça satmasın, cıvatasını bile biz yapalım, demiyoruz. Böyle bir şeyden bahsetmiyoruz. Bundan bahsetmek, bu projeyi, bu düşünceyi sulandırmaktır. Biz böyle aşırı milliyetçi hislerle hareket eden Türkiye'yi her şeyi kendi üreten, başkasından bir şey almayan, başkasına bir şey satmayan bir ülke haline getirelim diye bir düşüncemiz olabilir mi? Marka meydana getirmek marka, marka sizin olur, tekerleği istediğiniz yerden alırsınız. Bakın bakalım bütün otomobillerin markalarının aküleri kimin? Adam akü fabrikasını kurmuyor ki, akü fabrikasını kurmuş olandan aküde markalaşmış olandan, iyi, kaliteli aküsü olandan alıyor. Otomobil fabrikası kuran lastik fabrikası da mı kuruyor? Yok. Lastiği başkasından, jant fabrikası da mı kuruyor otomobil fabrikası kuran? Yok, kurmuyor.
Yani krank mili fabrikası da mı kuruyor, diferansiyel fabrikası da mı kuruyor, ABS fren sistemleri fabrikası da mı kuruyor, egzoz fabrikası da mı kuruyor? Kurmuyor, bunların hepsi yan sanayisi var. Bunlar o yan sanayide üretiliyor, o üretme gücüne, kabiliyetine sahip misiniz, bunları bir marka altında, yeni bir teknolojiyle bir marka altında toplamaya, yeni bir bakış açısıyla bir marka altında toplamaya muktedir misiniz, bunu pazara sürmeye muktedir misiniz siz buna bakıyoruz biz, mesele budur. Yoksa cıvatasının adı Mehmet olacak, Ali olacak, Ahmet olacak, sermayesi işçisi, mühendisi, makinesi bizim olacak. Böyle bir ekonomi nerede var? Yani bunu bu boyutlara götürüp de böyle bir düşünceyi yozlaştırmaya, böyle bir düşünceyi sulandırmaya da kimsenin hakkı yok.''
''Tasarıma da destek var''
Bakan Ergün, tasarım yapılacaksa, nakit teşvik verilmediğinin söylendiğini aktararak, ''Siz yeni yerli bir marka otomobilin tasarımını mı yapacaksınız, bunun için Ar-Ge yapıyorsunuz değil mi? 2 sene sürüyor bu. 2 sene sürüyor ve siz buna 100 milyon para harcıyorsunuz. Ben size bunun 60 milyonunu TÜBİTAK'ın TEYDEP destekleri kapsamında nakit olarak otomotiv sanayine veriyorum. İşte size nakit destek. 100 milyon harcadığınız, yeni bir otomobilin tasarımıyla ilgili yaptığınız harcamanın 60 milyonunu defaten nakit olarak veriyorum. Ayrıca bununla ilgili yapmış olduğunuz harcamaların da hepsini diğer Ar-Ge destek mekanizmalarıyla vergi muafiyetine tabi tutup minimum düzeyde maliyetlerle bu harcamayı yapmanızı sağlıyorum. Bir de üstelik üstüne de yüzde 60'ını da nakit olarak veriyorum. Hani nakit desteği? Daha tasarım safhasında bir marka oluşturma, bir model oluşturma safhasında başlıyor destekler, ondan sonra yatırım destekleri, ondan sonra üretim safhasında, belki markalaşma safhasında ilave destekler. Şimdi mesela hurda indirimi gibi teşvikler geldiğinde bütün bunlar bizi farklı bir çerçeveden olaya bakmaya götürecektir'' diye konuştu
''Otomotiv sektörü böyle başını iki elinin arasına alıp düşünmesi icap eder''
Türkiye'de üretilen araçların teşviki konusunun, hurda teşvikiyle birlikte ele alınması gereken bir konu olduğuna dikkati çeken Ergün, hala otomobilde özellikle, sadece iç pazarın yüzde 30 oranında tatmin edildiğini, Türkiye'de satılan araçların yüzde 70'inin ithal araçlardan oluştuğunu hatırlattı.
Ergün, Türkiye'de üretilenlerin Türkiye tüketicisini tatmin etmediğine işaret ederek, ''Gerçek bu değil mi? Gerçek bu. Ve ilk defa bu sektörde 2011 yılında ithalatçı durumuna düştük, mutlak ihracatçıydık, kaç yıl böyle devam etti. Hatta bu konudaki dış ticaret fazlamız 5 milyar doların üzerine çıktı, şimdi 2 milyar dolar civarında 2011 yılında bu sektörde açık verdik. Böyle mi gidecek? Sadece otomobilde iç pazar birkaç yıl içerisinde 1 milyon rakamına ulaştığında 300 bin aracı Türkiye'de üretilen araçlar, 700 bin araç dünyanın başka ülkelerinde üretilip gelen araçlardan oluşacaksa o zaman otomotiv sektörü böyle başını iki elinin arasına alıp düşünmesi icap eder'' diye konuştu.