Aslen Rizeli olan doğma büyüme Üsküdarlı 15 Temmuz gazisi Ahmet Alkılıç (41), 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı saatlerde iş yerinde çalışıyordu. Bir telefonla irkildi. Telefonu açtığında eşi köprünün askerler tarafından kapatıldığını söylüyordu. İlk an ne olduğunu algılamaya çalışan Ahmet Bey, televizyondan gelişmeleri takip edince bunun bir darbe girişimi olduğunu anladı. Hemen evinin bulunduğu Ataşehir'e geçti. Site sakinleri bahçeye televizyonu kurmuş gelişmeleri takip ediyordu. Sonra Başbakan Binalı Yıldırım ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarını dinledi. Milyonlarca insan gibi o da sokağa çıkmak için hemen otomobiline yönelmişti ki, arkadaşı Tayfun aradı, onunla birlikte sokağa çıktılar.
"ALLAH, O GÜN HERKESTEN KORKUYU ALDI, CESARET VERDİ"
Ahmet Bey, o günü şöyle anlatıyor: "TRT'de spikerin darbe bildirgesini de görünce artık durma şansımız yoktu. Allah, o gün herkesten korkuyu aldı, cesaret verdi. Ümraniye meydana doğru yola çıktık. O anı özlüyorum. İnsanların birbirine karşı kenetlenişi muazzamdı. Babamla Ümraniye'de buluşup ben, babam ve arkadaşım Cumhurbaşkanının evini korumaya gittik. Herkes birbiriyle kucaklaşıyordu. Böyle bir kalabalığı ve sevgiyi hiç görmedim. Çoğu kişi izdihamı aşıp köprüye çıkamadı. Ancak biz geçebildik. Köprüye vardığımızda kulaklarımızın, kafamızın yanından kurşunlar geçiyordu. Devamlı ateş ediyorlardı. Babamı geride bırakıp Tayfun ve ben ileri doğru koşmaya başladık. Elimizde ne bir çakı ne bir taş ne de bir sopa vardı. Sadece onlara ulaşıp 'Bunu yapmayın!' diye söylemeye gidiyorduk. Slogan atarken darbeci hainlerin yanına 300 metre kalmıştı. Üzerimize çok sıkı ateş açtılar. İlk yere yattık. Sonra ayağa kalkıp koşmaya başladık. Kurşun isabet aldıkça önümdeki insanlardan kan etrafa sıçrıyor, yere düşüyordu. Tayfun'u siper alsın diye bariyerlere doğru ittim. Ben de kendimi bariyere atacakken hem kolumdan hem de başımdan vuruldum. Tayfun beni sırtına alıp 100 metre kadar menzilden uzaklaştırıyor. O anları hatırlamıyorum. Göztepe'deki şehir hastanesinde 8 saatlik ameliyattan sonra yoğun bakımda kaldım."
" 'BAŞARDIK MI?' DİYE SORMUŞUM"
Boğaziçi Köprüsü'nde yaralanan Ahmet Bey, uzun süre yoğun bakımda kaldıktan sonra gözlerini açtığında ilk sözünün ne olduğunu anlatıyor: "8 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra gözümü açtığımda 'Başardık mı?' diye sormuşum amcama. O 'Başardık!' dedikten sonra ağlayıp gözlerimi kapamışım. Bu hainler bizim yaralılarımızı güvenli alana almamıza bile izin vermediler. Türk milletinin çok büyük bir özelliği vardır. 'Aman!' diyene silah çekmez. Savaşta dahi insanı mazlum ve masum görüyorsa onun o siperden çıkmasına gitmesi bir yana sırtında bile taşır. Ama bu hainler hem Türk bayrağına ateş ederek delik deşik ettiler hem de yaralılarımızı bile almaya tahammül etmediler. Kudurmuş gibiydiler" ifadelerini kullanıyor.
"BİR DAHA KONUŞAMAZ DEDİLER AMA AZMETTİM KONUŞTUM"
Doktorlar beynindeki konuşma mekanizmasına kurşun isabet ettiği için 'Bir daha konuşamaz!' dediği halde o bir yıllık süre sonrasında konuşmaya başlamadığından söz ediyor: "İyileşmem ve konuşmamın tekrar geri gelmesi bir seneyi buldu. Allah'a hamdolsun takır takır konuşuyorum. Azmettim ve başardım. Emekli hayatı gibi yaşayacaksın kafandaki kırık hiçbir zaman düzelmeyecek, yıllar sonra kapanacak' dediler. Bakın hayattayım, işimin başındayım. İyileşmemdeki en büyük etken aktif çalışıyor olmam. Kendimi 'Vatana, millete daha faydalı olacağım ve ayağa kalkıp işimin başına geçeceğim' diye motive ettim."
"EN BÜYÜK DESTEKÇİM AİLEM VE EŞİM OLDU"
Tedavi sürecinde en büyük destekçilerinin kimler olduğunu aktaran Ahmet Bey, "Eşim, ailem, dostlarım, beni hiç yalnız bırakmadılar. İyileşmemde çok büyük katkıları oldu. Eşim en büyük destekçimdi. Annem, babam, kayınvalidem, kayınpederim hepsi benim için çok değerli. Bir bebek gibi beni yeniden büyüttüler. 15 Temmuz'dan önce 3 sene işlerimin yoğunluğundan dolayı psikolojik destek aldım. Ama 15 Temmuz'dan sonra hiçbir destek almadım. Ayağa kalkar kalkmaz işlerimdeki yoğunluğum, daha çok çalışma azmim bana kendi kendime terapi oldu" diyor.
FETÖ'nün durumunu değerlendiren Ahmet Bey, örgütün hâlâ tehlikeli olduğunu ifade edip şunları belirtiyor: "FETÖ Türkiye'de bitmiş değil. Zaten FETÖ bir menfaat üzerine kurulmuş bir örgüttü. Ben bunlara cemaat demiyorum. Köprüdekilere asker demiyorum. Bu bir örgüttü ve menfaat üzerine kuruluydu hâlâ daha bunların uzantılarını görüyoruz. FETÖ benim için Türkiye'nin parazitidir. Allah'a ham olsun Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesiyle parazitlerimizden kurtuluyoruz. Şu an daha dikkatli olmamız gerek. Çünkü FETÖ rehaveti sever. Kripto FETÖ'cüler hâlâ olabilir. FETÖ ile mücadelede dik duruş devam etmeli."