Ailesinin en büyük çocuğu Onur Ensar Ayanoğlu, 27 yaşındaydı. Evlilik hazırlıkları yapıyordu. 15 Temmuz gecesi kardeşi Oğuz Ayanoğlu ile birlikte önce Kısıklı'ya ardından Şehitler Köprüsü'ne giden Onur Ensar Ayanoğlu, yaralılara yardım ederken boynundan ve göğsünden iki kurşunla şehit düştü. Kardeşi Oğuz da bacağından vuruldu, gazi oldu. Şehidin ismi Üsküdar Kısıklı'daki bir camiye ve İzmir Torbalı'daki bir okula verildi. Şehit babası İhsan Ayanoğlu ve gazi oğlu Oğuz Ayanoğlu o gün yaşadıklarını SABAH'a anlattı. Baba İhsan Ayanoğlu şöyle konuştu:
ONUR ENSAR MİLLETİN EVLADI OLDU
TRT'deki bildiriyi gördüm. 'Eyvah, ülke 150 yıl geri gitti' dedim. Rahmetli oğlum Onur Ensar arayıp, 'Bize taşınabilir şarj aletini getirir misin?' dedi. Eşimi de alıp çıktım. Cumhurbaşkanımız'ın evinin önünde şarj aletini oğluma verdim. Bana, annesine sarıldı ve kalabalığın arasına karıştı. Kalabalığın içinde çocuklarımı kaybettim. Meğer köprüye doğru hareket etmişler. Ben de yola çıktım. Onların 100 metre gerisindeydim. Yoğun bir ateş başladı. Hepimiz asfaltlara yattık. Bizi üçlü çapraz ateşe aldılar. Ateş kesildikten sonra tekrar şehit oğlumu aradım. Telefonu başka biri açtı, 'Onur vuruldu' dedi. Bu sefer gazi oğlumu aradım ama o da cevap vermedi. Aynı anda ikisi de vurulmuş. Hastaneye gittim.
Hiç tanımadığım bir çocuk, iki elini dizime koydu. 'Amca bu tişörtü sana vereceğim. Bu tişörtteki kan oğlunun kanı, onu kaybettik' dedi. Morga indim. Hafif bir tebessüm vardı yüzünde. Gazi oğlumu sordum. 'Merak etme o ameliyatta' dediler. İlk sözü, 'abim nasıl?' oldu. 5 gün boyunca vefat haberini söylemedik.
15 Temmuz gecesinin komutanı Ömer Halisdemir'di. Askerleri de bizim çocuklarımızdı. Ama bu olaya kontrollü darbe diyenlere, yaşananları itibarsızlaştıranlara asla hakkımı helal etmiyorum. Bu ülkenin bayrağı altında yaşayıp bu ülkeye ihanet edenler çocuklarım olsa affetmem. 15 Temmuz'da Onur Ensar Ayanoğlu benim evladımdı, 16 Temmuz'da milletin evladı oldu.
AĞABEYİMİN MEZARINA 2 AY SONRA GİDEBİLDİM
Gazi Oğuz Ayanoğlu ise şunları anlattı: "Ağabeyimin mezarına yaklaşık iki ay sonra anca gidebildim. Onur ile ağabey- kardeş değil, arkadaş gibiydik. Ağabeyimin yokluğunu çok zor kabullendik. Hayat dolu, neşe dolu bir insandı. Alışmak, kabullenmek zor. Tek tesellimiz, ağabeyimin şehadet mertebesine ulaşmasıdır. Bizi en çok bu mutlu ediyor. 15 Temmuz basit bir olay değil. Unutulmamasını istiyoruz. Hiçbir şeyden pişman değiliz Allah devletimize zeval vermesin."