Ekonomide tarihinin en büyük başarılarına imza attığı Mayıs 2013'ten sonra büyük saldırılara maruz kalan Türkiye, 15 Temmuz 2016'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üniformaları ile kamuflaj olan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hain darbe girişiminde, tarihe altın harflerle yazılan bir kurtuluş mücadelesi verdi. O tarihte başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kararlı duruşunun etrafında kilitlenen Türk milleti, adeta işgal girişimine dönüşen alçak darbe teşebbüsünü, gecenin karanlığını yırtarak gün doğumunda püskürtmeyi başardı. Söz konusu darbe girişimi, Mayıs 2013'te Gezi olayları ile başlayıp 17-25 Aralık operasyonları ile devam eden Türkiye'yi diz çöktürme amaçlı saldırıların devamı niteliğindeydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Masada olmayan mönüde olur" prensibiyle dış politikada başlattığı bölgesel ve küresel güç olma stratejisini frenlemek için hayata geçirilen hain darbe girişimi, lideri etrafında kilitlenip vatanına sahip çıkan Türk milletinin canı pahasına verdiği mücadele ile püskürtüldü.
TÜRKİYE POZİTİF AYRIŞTI
Türkiye'nin savunma sanayinden teknolojiye, tarımdan bankacılığa ekonominin hemen hemen her alanında attığı büyük adımları durdurmak isteyen küresel güçler ve yerel işbirlikçilerinin bu operasyonu da, arzulanan sonuca ulaşmadı. O dönemde henüz darbe girişiminin ertesi günlerinde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, yangından mal kaçırırcasına not indirimleri ile ekonomiyi frenlemeye çalıştı. Fakat, Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu başta olmak üzere alınan önlemler, darbe girişiminin ekonomiye etkisini minimize etti. O dönemi başarıyla atlatan Türkiye, ekonomide ve siyasette istikrarı hale getiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtikten sonra, 2018'in ağustosunda bu kez kur saldırısı ile karşı karşıya kaldı. Yeni kurulan kabineyi sıkıştırma amaçlı bu operasyon da Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın aldığı önlemlerle püskürtülürken, atılan adımlar bu yıl tüm dünya ekonomisini yerle bir eden pandemi krizinde Türkiye'nin pozitif ayrışmasında ana unsur oldu.
PARADİGMA DEĞİŞTİ
Türkiye 15 Temmuz darbe girişimine ve 2018'deki kur saldırısına rağmen, istikametinden asla şaşmadı. İstanbul Havalimanı'ndan Çanakkale Köprüsü'ne, şehir hastanelerinden İHA ve SİHA'lara, yerli otomobilden santrallare kadar Türkiye'yi önümüzdeki yıllara güvenle taşıyacak projeler hayata geçirilmeye devam etti. Türkiye finansal istikrar açısından çok büyük önem taşıyan virajları başarıyla atlatırken, özellikle son iki yılda ekonomisinde önemli bir değişime de imza attı. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın çerçevesini belirlediği yeni strateji ile finansal mimari güçlendirilerek, ekonomide her türlü müdahaleye karşı güçlü bir bağışıklık kazanıldı.
İHRACAT ODAKLI EKONOMİ
Savunma sanayinde yüzde 20'lerden 70'lere çıkarılan yerlilik oranı Doğu Akdeniz'den Libya'ya, Suriye'den Irak'a kadar tüm mücadele alanlarında Türkiye'nin elini güçlendirdi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın yerli üretimi öncelleyen tutumu finansal istikrarın da kalıcı hale gelmesinde etkili oldu. Yerli üretime verilen destekle sanayicinin ithalata bağımlılığı azaltılırken, ihracat odaklı milli ekonomi anlayışı Türkiye'nin şoklara karşı direncini üst seviyeye çıkardı. İVME Finansman Paketi'nin KOBİ Değer Kredisi'ne kadar millli üretime öncelik veren destekler, sanayide büyük bir dönüşümün de ateşleyicisi oldu.
KAMU BANKALARI BAŞ ROLDE
TÜRKIYE'NIN son yıllarda maruz kaldığı tüm saldırılara karşı başlatılan mücadelede kamu bankaları adeta ülkeye siper oldu. Son pandemi krizinde de vatandaştan reel sektöre, tarımdan turizme kadar tüm sektörlerin ayakta kalmasını için önemli destek paketlerini hayata geçiren kamu bankaları, ülkenin toparlanmasında başrolü oynadı. Türk bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi 15 Temmuz 2016'dan bu yana yüzde 109 artarak 3 trilyon 258 milyar liraya ulaştı. Bu dönemde kamu bankalarının kredi hacmi ise yüzde 197 artarak 524 milyar liradan1 trilyon 556 milyara çıktı. 4 yıllık kredi büyümesi yerli özel bankalarda yüzde 59, yabancı bankalarda ise yüzde 71'de kaldı.