15 Temmuz 2016 gecesi demokratik yollarla seçilmiş hükümeti, Cumhurbaşkanını ve Türkiye'deki anayasal düzeni devirmeyi hedefleyen hain darbe girişimi; tarihinde daha önce eşi benzeri görülmemiş çetin bir sınavla karşı karşıya kalan ve bu hain girişim karşısında canları pahasına tankların önünde durarak tarihi bir dayanışma sergileyen ve demokratik haklarını geri alan çeşitli sosyal çevre ve siyasi görüşlere mensup Türk halkı tarafından akamete uğratılmıştır. 15 Temmuz 2016 tarihindeki menfur darbe girişimi sadece ulusal güvenliğe karşı ciddi ve şiddetli saldırılar olarak görülmemeli, devamında ülkemiz ekonomi güvenliğine yabancı ve yanlı kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen saldırılarla bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
SOMUT TEDBİRLER ALINDI
Bu süreçte Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ilk günden itibaren hain darbe girişime karşı durmuş devamında malum girişim ve sonrasında gözlenen ekonomik saldırıların sermaye piyasalarına olan etkilerini bertaraf etmek adına somut tedbirler almıştır. Darbe girişiminin, Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri iki ayrı aşamada gözlenmiştir. İlk aşamada; darbe girişimin takip eden haftada finansal piyasalarda aşağı yönlü hareketler gözlenmiştir. Bunun üzerine; SPK piyasaların sağlıklı bir şekilde işlemesine yönelik olarak şirketlere, herhangi bir limit söz konusu olmaksızın borsada kendi paylarının geri alımını gerçekleştirebilmelerine olanak sağlamıştır. Ayrıca, yatırımcıların ve yatırım kuruluşlarının açığa satış işlemlerinde mevzuatta öngörülen teminatlandırma ve işlem kurallarına uymaları gerektiği aksi uygulamaların tespiti halinde işlemleri gerçekleştirenler hakkında yasal işlem yapılacağı duyurularak usulsüz ve ekonomik gerekçelere aykırı açığa satış işlemleri ile söz konusu saldırıların etkisinin büyümesine engel olmuştur. Ayrıca bu dönemde; ülkemiz ekonomisine dönük algıyı bozmak amacıyla; yatırım danışmanlığı faaliyetinin yürütülmesine ilişkin ilke ve esaslara aykırı olarak mesleki özen ve titizlik ilkesine uyulmadan güvenilir kaynak, belge, rapor ve analizlerle desteklenmeden yalan, yanlış ve yanıltıcı rapor hazırlayan yatırım kuruluşları ve kişiler hakkında; idari işlemler tesis edilerek sorumluların sermaye piyasası lisansları iptal edilmiş ve haklarında suç duyurusunda bulunulmuştur. Hain yapı ile ilişkili olan halka açık şirketler ve sermaye piyasası kurumları hakkında da; halka arzın iptali, suç duyurusu, faaliyet izinlerinin iptali vb. idari ve cezai gerekli tedbirler hızlıca alınmıştır. İkinci aşamada ise; hain örgütün süregelen Türkiye'yi itibarsızlaştırma amaçlı propaganda faaliyetlerinin de katkısıyla yabancı yatırımcılar nezdinde Türk ekonomisine olan güvenin tahrip edilmesi ve artan belirsizlikle Türkiye ekonomisine zarar verme amacı taşıyan ekonomik saldırılar gözlenmiştir. Kirli dezenformasyondan etkilenen pek çok uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu ve birçok yatırım kuruluşu, Türkiye ekonomisi hakkında çok sayıda olumsuz rapor ve değerlendirme yayımlamıştır. Özellikle uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları önceden açıkladıkları takvimde olmamasına rağmen, Türkiye hakkında olumsuz değerlendirmelerde bulunarak Türkiye'nin kredi notunu arka arkaya yatırım yapılabilir düzeyin altına çekmişlerdir.
NEGATİF ALGININ ÖNÜNE GEÇİLDİ
Sonuç olarak; menfur darbe girişiminin ekonomideki ayağının boşa çıkarılmasında, güçlü bir kurumsal kimliğe sahip olan SPK ile birlikte ekonomideki diğer güzide kuruluşların zamanında ve piyasa dostu tedbirleri önemli yer tutmuştur. Söz konusu tedbirler sayesinde piyasalarda kısa vadede gözlenen aşırı oynaklığın azaltılması ve orta vadede oluşturulmaya çalışılan negatif algının önüne geçilmesi mümkün olmuştur.
KISIR DÖNGÜDEN ÇOK HIZLI ÇIKTIK
Ülkemiz içine sokulmak istendiği kısır döngüden ilgili kurumların proaktif tedbirleri ile hızlıca çıkmış ve ekonomimiz 2017'de yüzde 7.4 ile 2013 yılından beri kaydedilen en hızlı büyümeyi gerçekleştirmiştir. Bu gelişmeler üzerine uluslararası kuruluşlar da Türkiye'nin önümüzdeki dönem için olan büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize etmek durumunda kaldı.
KOORDİNELİ HAREKET EDİLMESİ GEREKİYOR
Darbe girişimi sonrasında ülke ekonomisinin maruz kaldığı ekonomi alanındaki saldırılar; bir kez daha ekonomi güvenliğinin bir devletin güvenliğini ve bütünlüğünü oluşturan en temel unsurlardan olduğunu ve ulusal güvenlik stratejisinin bir parçası olduğunu göstermiştir. Son dönemde yaşadığımız gelişmeler de; bu alanda kurum ve kuruluşların koordineli bir şekilde hareket etmesinin önemini gösterdi.