"15 Temmuz hain darbe girişiminin yıl dönümü... Yine o geceyi yaşıyorum. Kimilerinin şehit, kimilerinin de şahit olduğu alçak bir kalkışma... Saat 20.00 civarı herkes gibi ben de sosyal medyadan öğrendim bu hain kalkışmayı. Evimin yakın olması sebebiyle ilk önce Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Kısıklı'daki evinin önüne bir-iki arkadaşımla gittim. Kimse olayın, ne olduğunun farkında değil ama hainlerin bir plan içinde olduğu apaçık ortada. Bütün herkes, çoluk çocuk, yaşlı, genç, kadın, erkek tekbir getirerek sokaklarda.
İlk etapta Cumhurbaşkanı'nın Kısıklı'daki evinin önünden bir grupla beraber ben de tekbirler getirerek, o günkü adıyla Boğaziçi Köprüsü'ne doğru yol almaya başladım. Köprüye yaklaştıkça kalabalık artmaya başladı. Kurşun sesleri kulağımıza geliyor ama seslere aldırış etmeden yürümeye devam ediyorduk.
'SIPERE SAKLANMAYI DÜŞÜNMEDIM'
Köprüye yaklaştığımızda asker görümümlü teröristlerin köprünün girişinde mevzilendiğini, ellerindeki silahlarla halkın üzerine gözleri kapalı ateş ettiklerine şahit oldum. Bir kısım vatandaş 'Plastik mermi sıkıyorlar, korkutuyorlar, sakın korkmayın' diye bağrışırken, bir yandan da yaralıların, hatta hayatlarını kaybedenlerin olduğu söyleniyor. Ortalık oldukça karışık. Bir yanda kanlar içinde yatanlar, bir yanda kurşun yarasıyla yaralanan ama ayakta olanlar, bir yanda bağırıp feryat figat edenler, bir yanda alçak kalkışmayı yapan asker kılığındaki teröristlere yaptıklarının yanlış olduğunu, bu yoldan geri dönmelerinin gerektiğini bağıran kadınlar, yaşlılar, erkekler, çocuklar... Bir yandan polis; yasa dışı bir iş yaptıklarını, daha sonradan çok büyük bir pişmanlık duyucaklarını, tez zamanda silahlarını bırakmaları gerektiğini anons ediyor.
O esnada Gezegen Mehmet'in yayında olduğunu öğrendim ve bulunduğum ortamda neler olup bittiğini canlı yayınla Kral FM'de anlatmak istedim. Yayına bağlanıp "Burada insanları vuruyorlar, insanlar ölüyor" dediğimde ilk etapta yayında olan arkadaşım bile inanmadı. 'Aliciğim gördüklerinden emin olduktan sonra söyle lütfen, insanları yanlış yönlendirmeyelim' dedi. Ben de her şeye birebir kendi gözlerimle şahit olduğumu, birçok şehit olduğunu söyledim.
O esnada bir dinleyici, Erol Olçok'un vurulduğunu, hatta hayatını kaybettiğini söyledi; kendisi araca taşımış. Tanıdığım ve uzun yıllardır sevdiğim bir insan öldü diyemedim. Radyodayken ağzım varmadı öldü, şehit oldu demeye. Çok büyük bir acıydı. Yıllardır tanıdığım insanın şehit olması beni çok üzmüştü.
O an için darbe halk tarafından bastırılacak, darbe başarısız olacak diye bir düşünce hiç aklıma gelmedi. Oradaki halkın direnci, ayakta duruşu dün gibi gözümün önünde. Aileleriyle, çocuklarıyla, babalarını, dedelerini alıp gelmişler. Bu azmi gördükten sonra hiçbir şey gözüme görünmedi, saklanma gereği de duymadım. 'Bir siperin arkasında durayım da kör kurşuna kurban olmayayım' diye aklımın ucundan bile gelmedi. Konuşabilen herkese mikrofonu uzatıp canlı yayın yaptım. O gece radyoyu dinleyenler de bu olaya şahit oldular. Nihayetinde sabah saatlerinde özel harekat polisleri geldi ve olaya müdahele etti. Özel harekat polisi, silahlı terör mensubu tüm askerleri etkisiz hale getirdi ve köprü polisimizin eline geçti. Ardından Çengelköy'deki çatışmaların devam ettiğini öğrendik. Saat 08.30 civarı Çengelköy'e intikal ettiğimde çatışmaların sürdüğüne şahit oldum. Daha sonra o da bastırıldı.
15 Temmuz; hayatımda hiç unutamayacağım, yıllar sonra da çocuklarıma, torunlarıma anlatacağım, bire bir içinde olduğum, şahit olduğum bir gündü. Şu an tesadüfen yaşıyorum. Kimileri şehit oldu, bizler şahit olduk o olaya... Şahit olanlardan biri olarak bu olayı ben nefretle kınıyorum. Allah bir daha kimseye bu tür acıları yaşatmasın, devletimize, milletimize zeval vermesin."