'Türkiye'nin sınırları dışında sahip olduğu tek kara parçası' olarak anılan Süleyman Şah türbesinin ilk yeri Suriye'de Caber Kalesi'nin önüydü. II. Abdülhamit döneminde onarımı / yeniden inşası yapılan Caber kalesi önündeki Süleyman Şah türbesinin restore edilmesi 1930'lu yılların en önemli gündem maddelerindendi. Hükümet, 1936'da bu tarihi mezar için yapılan yenileme çalışmasına Halep konsolosunun nezaret edeceğini duyuruyordu. Türkiye'nin bu hamlesi Arap dünyasında bazı iddialara da neden oluyordu. 1937 yılının Mart ayında Lübnan'da yayınlanan El Beşir gazetesine göre Türkiye Hatay'ın ardından Caber Kalesi üzerinden Suriye'yi ele geçirecekti. Beyrut'ta yayınlanan gazeteye göre Ankara'nın planı şöyleydi: 'Türkiye Caber kalesi üzerinde dahi oradaki Osmanlı saltanatının müessisinin kabrini muhafaza ve ziyareti kolaylaştırmak hakkını Ankara muahedesine istinaden taleb etmektedir.' 'Bu haklar verildiği takdirde burası bir gün gizlice girecek Türk kuvvetleri için Fırat vadisini zaptetmek üzere bir üssülhareke olacaktır. Fransa ordusu olmasaydı Suriye, çoktan Türkiye'ye bir lokma olacaktı. Hala Fransa'ya karşı adavet gösterilmesi teessüfe şayandır.' 26 Haziran 1938 yılında Süleyman Şah türbesinin restorasyonu dönemin gazetelerine 'Cezire çöllerinde Türklüğü yaşatan büyük bir ölü' diye yansıyordu:'Süleyman Şah'ın çöldeki harab istirahatgahı tamir ediliyor, türbenin yanında modern ve mükemmel bir jandarma karakol binası yapıldı.' Cumhuriyet Gazetesi'ne göre Suriye'nin kuzeyi, Sumer Türklerinin yurduydu: 'Lozan zaferi, Türk'e hürriyet ve istiklalini temin ederken Büyük Harbin sonunda yurdumuzdan ayrılan Suriye'de, asırlarca evvel Sumer Türklerinin yurdu olan Cezire çölleri içinde ve Fırat kıyılarındaki ufak bir arazi üzerinde şanlı bayrağımıza dalgalanmak hakkını da bahşetmişti'