AB Türkiye ile pazarlık masasında ve kesenin ağzını açtılar tüm bu süreçte Almanya Başbakanı Merkel Türkiye'ye geliyor. Peki bu mesele sadece AB'nin mülteci krizinden kurtulmak istemesiyle mi sınırlı yoksa Batı'nın aynı eksende başka endişeleri de var mı? İşte Sabah.com.tr yazarı Taha Dağlı'nın analizi... -İLK AMAÇLARI MÜLTECİ KRİZİ Son iki ay Avrupa ciddi bir kriz yaşadı. Özellikle Suriyelilerin Avrupa yollarındaki dramı Batı'yı ürküttü. Bu sıkıntının büyüme ihtimaline karşılık Türkiye'den yardım istendi. -İŞLERİNE YARAYAN SURİYELİLERİ KABUL EDİYORLAR Özellikle Almanya mülteci krizinde insanlık dışı bir uygulamaya imza attı. Ucuz iş gücünden yararlanmak adına işlerine yarayan Suriyelileri alıp, diğerlerini kapı dışı ettiler. -TÜRKİYE'DEN NASIL BİR YARDIM İSTİYORLAR? Avrupa aslında bu krize kendi yöntemleriyle insanlık dışı çözümler bulabiliyor. Bunu sınırlara ördükleri duvarlarla ispat ettiler. Ancak krizin büyüme ihtimaline karşılık Türkiye'den sığınmacıların Avrupa'ya gitmelerinin önlenmesi konusunda yardım talepleri var. -TÜRKİYE RUSYA İLİŞKİSİ HEPSİNİ RAHATSIZ EDİYOR? AB Türkiye'nin peşinde, mesele sadece mülteci kriziyle sınırlı değil Türkiye'nin Rusya ile ilişkisi de hem ABD hem de AB için bir rahatsızlık kaynağı. Tıpkı 2014'te Batı'nın Ukrayna müdahalesi ve sonrasında Rusya'nın devreye girmesinde olduğu gibi Türkiye yine Batı ile Rusya arasında ortak bir değer oldu. Zaten Rusya ne zaman Batı'nın karşısına çıksa Türkiye üzerinden ayrı bir denklem kuruluyor. RUSYA'NIN PKK'YA BAKIŞI TÜM PLANLARI DEĞİŞTİRİR? Rusya bugün Suriye'de muhalif hedefleri de bombalıyor ve Esat'ın yanında ama en azından ABD ve AB gibi ikili oynamıyor. Rusya'nın Suriye'deki faaliyetlerinde PKK ve PYD'ye yönelik hamleleri Türkiye konusunda belirleyici bir unsur olacaktır. Esat-PYD ile beraber, Rusya-Esat ile beraber, Batı ise PYD ile beraber işte Rusya'nın PYD'ye bakışı ayrı bir denklemin ortaya çıkmasına sebep olacaktır ve bu denklem Türkiye'nin elinin güçlü olacağı bir denklem olacaktır. Çünkü Rusya'nın Suriye konusunda Esat'ın yanında olması, ille de PYD'yi de destekleyeceği anlamına gelmez. -OBAMA VE MERKEL Zaten süreçte hemen ABD devreye girdi, Obama'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi, Almanya Başbakanı Merkel'in Türkiye'ye gelmesi meselenin Batı için çok ciddi olduğunu gösteriyor. -BATI MEDYASI YİNE ALGI DEĞİŞTİRME PEŞİNDE Şu açık ki Batı, Türkiye'den medet umuyor sebep mülteci sorununun çözümü de olsa Ankara-Moskova arasındaki bağlantı da olsa durum bu. Zaten Batı medyasında düne kadar Türkiye'ye hakaretler yağdıran yayın organları son iki haftadır methiyeler düzdü. Ancak yine de Financial Times son yayınında Türkiye'ye yönelik itibarsızlaştırma politikasını sürdürdü. -İLERLEME RAPORU AB, Türkiye'ye 3 milyar Euro veriyor ve vize muafiyetiyle AB üyelik sürecinin hızlandırılmasını kabul ediyor. Ancak Financial Times, ilerleme raporunun Türkiye'ye yönelik ağır eleştiriler içerdiğini ve Erdoğan'ın talebiyle seçim öncesi zarar vermemesi açısından ilerleme raporunun açıklamasının 1 Kasım sonrasına erteleneceğini iddia etti. AB ÜYELİK VAAD EDERKEN İLERLEME RAPORUNDAKİ SERT ELEŞTİRİLER NİYE? Financial Times'ın ilerleme raporu iddiası Türkiye'ye yönelik itibarsızlaştırma çabasıdır. Çünkü AB Türkiye'nin vize muafiyetiyle AB üyelik sürecinin hızlandırılması taleplerini kabul etti. O zaman ilerleme raporunda sert ifadeler varsa bunun ne önemi kalıyor ki? Kaldı ki ilerleme raporundaki eleştiriler Türk halkının ne kadarının umurunda olur ki rapor seçim sürecine olumsuz bir etki yapabilsin ve Erdoğan bundan endişe duysun. AB İÇİN İLERLEME RAPORUNUN ÖNEMİ NE? Madem ilerleme raporundaki Türkiye'ye yönelik olumsuzluklar çoğunlukta o zaman AB neden Türkiye ile yeni fasıllar açmayı pazarlık masasında veto etmiyor? AB Türkiye'ye yeni fasılların açılması ve üyelik sürecinin hızlandırılması için açık çek veriyorsa o zaman ilerleme raporundaki sert eleştiriler hiçbir anlam ifade etmiyor demektir. -AVRUPA BU İŞİ ABARTIYOR MU? Kriz büyük abartma yok ama Türkiye'nin bu kadar peşine düşmelerinde başka niyetlerinin olduğu belli. Çünkü sadece mülteci krizi olsa bunu insanlık dışı uygulamalarla çözebiliyorlar, savaştan kaçan insanları ölüme terk etmek büyük bir sorun değil onlar için. -AB TAM OLARAK NEDEN ENDİŞE DUYUYOR? Suriye'deki kriz bambaşka bir boyuta taşınmış durumda, AB bu öfkenin kendi sınırlarına mülteci krizinden farklı olarak daha sert sonuçlar doğurmasından endişe ediyor. Bu Suriye odaklı terör olayları ya da yine Suriye kaynaklı benzer çatışma ortamlarının kendi ülkelerine sıçraması gibi durumlar. -AB'DEKİ MÜSLÜMAN NÜFUS Çünkü AB içerisinde ciddi bir müslüman nüfus var. Suriye'deki katliam süreci 4,5 yılı geride bıraktı artık sınırlar aşılabilir hale geldi ve AB Suriye'deki ölümlerden sorumlu tıpkı ABD, Esat, Rusya ve İran gibi. AB'nin korkusu işte bu öfke patlamasının korkusu, dağıttıkları silahların bir gün kendine doğrultulacak olmasının korkusu.