Türkiye yüzyılının yeni nesil enerjisi Akkuyu Nükleer Güç Santrali, (NGS) tamamlanmaya her geçen gün bir adım daha yaklaşıyor. 20 milyar dolarlık maliyetiyle Türkiye'ye doğrudan yapılan en büyük yabancı yatırım olan santral, aynı anda inşa edilen 4 güç ünitesiyle dünyanın en büyük nükleer santral inşaatı konumunda bulunuyor. Çalışanların yüzde 80'ini Türklerin oluşturduğu santralin inşası Rusya'nın nükleer alandaki dünya devi kuruluşu Rosatom tarafından yapılıyor. 50'den fazla ülkede faaliyet gösteren ve küresel nükleer enerji endüstrisinin zirvesinde yer alan Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, 75 yılı aşkın deneyimiyle Türkiye'yi nükleer güç sahibi ülkeler ligine yükseltecek olan Akkuyu NGS Projesini yürütüyor.
ROSATOM TÜRKİYE HEDEFLERİNİ BÜYÜTTÜ
İlk ünitesinin 2024 yılında elektrik üretmeye başlaması öngörülen santral, Rosatom'un Türkiye'de bir nükleer güç santrali inşa etmeye yönelik ilk projesi. 2018'de ilk temelin atılmasıyla Türkiye'deki faaliyetlerini başlatan şirket, aradan geçen 5 yılda iki ülke arasında enerji konusunda devam eden iş birliğinin gelişmesine de katkıda bulundu. Akkuyu NGS'de tüm çalışmalar planlanan şekilde devam ederken Rosatom da Türkiye hedeflerini çeşitlendirdi ve büyüttü. Sabah Gazetesi'ne konuşan Akkuyu Nükleer A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Anton Dedusenko, Rosatom olarak hem Türkiye'nin yeni nükleer reaktör ihtiyaçlarını karşılamaya ve hem de Rosatom'un nükleer alandaki diğer ürünleriyle Türkiye pazarına girmeye hazır olduklarını söyledi.
- Türkiye'de yürüttüğünüz Akkuyu NGS projesinden söz edebilir misiniz? Bu proje Türkiye'ye ne gibi katkılar sağlıyor?
"Türkiye Cumhuriyeti, ikinci yüzyılına Akkuyu NGS'de somutlaşan nükleer üretim teknolojisi ile el ele girmektedir. Bu da Akkuyu NGS'nin bu yüzyıl boyunca Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmasını desteklemek için temiz enerji üreteceği anlamına gelmektedir. Türkiye için çok çeşitli ve kapsamlı olumlu etkilere sahip olan Akkuyu projesi, Türkiye'deki en büyük doğrudan yabancı yatırımlardan biridir ve Türkiye ekonomisine milyarlarca dolar kazandıracaktır. Biz bu projede yerel tedarikçilerle çalışmaya özellikle dikkat ediyoruz. Toplam yerelleştirme potansiyelinin tüm işlerin yaklaşık %40'ını oluşturduğu ve 6,5 milyar dolar değerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu durum, Akkuyu NGS'nin çarpan etkisi ile sadece yerelleştirme sayesinde Türkiye ekonomisine 20-25 milyar dolar gelir getireceği anlamına geliyor. Proje tüm bunların yanı sıra, bölgedeki nüfusu artırmakta, istihdamı, altyapıyı ve sosyal hayatın birçok alanını da ileriye taşımaktadır. İstatistikler, 1 kişinin istihdam edilmesinin, NGS inşaatının yapıldığı bölgede endüstri, eğitim ve diğer alanlarda 10 kişinin daha istihdamını sağladığını gösteriyor. Günümüzde büyük bir ivme kazanan Akkuyu projesi, şimdiden bir referans noktası olarak görülüyor ve diğer ülkelerden gelen heyetlerin de ilgisini çekiyor. Sürdürülebilir nükleer enerjinin Türkiye'nin enerji karışımına dahil edilmesi hedefine daha da yaklaşmak için her gün 25 binden fazla kişi şantiyede ter döküyor. Şu anki hedefimiz, bu yıl bitmeden Ünite 1'in inşaat ve montaj işlerini tamamlamak üzere sahadaki çalışmalara devam etmektir. Ünite 1'de sona yaklaştığımızı net bir şekilde anlıyoruz ve bununla birlikte diğer üç ünitenin de önünü açıyoruz. Sahadaki birçok altyapı tesisi tüm birimler için ortaktır ve bu tesisler halihazırda yüksek derecede inşaata hazır durumdadır. Türkiye Cumhuriyeti ile ortaklığımıza büyük değer veriyor ve bu ortaklığın gelişmesi için büyük bir potansiyel görüyoruz"
Sizce Akkuyu NGS'ye ek olarak Türkiye'nin yeni reaktörlere de ihtiyacı olacak mı?
Türkiye'nin ulusal enerji sektörüne yönelik planları arasında Akkuyu'ya ek olarak en az iki adet daha dört üniteli nükleer santral inşa edilmesi yer alıyor. Ulusal ekonominin büyüme beklentileri yeni NGS projeleri için potansiyel oluşturuyor. Ülkenin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu'nun deneyimi, ülkede nükleer enerjinin temellerini atmıştır ve nükleer uzmanların eğitimi için kurulan sistemden yeni, modern güç ünitelerinin talep göreceği bölgelerde istihdam yaratmaya ve altyapı geliştirmeye kadar yeni projeler için bir referans noktası olabilir.
"Akkuyu projesi sayesinde çok sayıda Türk şirketleriyle ortaklık geliştirdik"
- Rosatom'un diğer iş alanlarından ve ürünlerinden de söz edebilir misiniz?
Rosatom, nükleer enerji sektöründeki geleneksel faaliyetlerinin yanı sıra aktif olarak yeni iş alanları geliştiriyor ve yeni pazarlara giriyor. Bu alanlar arasında enerji depolama cihazları ve sistemleri, yenilikçi kompozit malzemeler ve dijital çözümler yer alıyor. : Rosatom'un diğer büyük ölçekli bir alanı da tıp ve sağlık alanındaki teknoloji ve ürünlerin geliştirilmesidir. Akkuyu projesi sayesinde tedarikçilerimiz olan çok sayıda Türk şirketiyle ortaklıklar geliştirdik. Aynı zamanda, yıllar boyunca ülkedeki çalışmalarımız, Türkiye pazarının potansiyel ihtiyaç ve taleplerini tanımamızı da sağladı. Akkuyu projesi, şu ana kadar dünyanın en önemli ve en büyük nükleer inşaat projesi haline gelen ülkedeki amiral gemi projemizin ardından hem bize hem de Türk ortaklarımıza yeni alanlarda ve yönlerde rehberlik edecek etkileşim konusunda önemli yol haritaları oluşturdu.
Rosatom, Türkiye'ye NGS'ler dışında enerji ve enerji dışı teknolojiler açısından neler sunuyor?
Rosatom'un ürün yelpazesi oldukça geniş ve nükleer enerji santralleri inşasının çok ötesine geçiyor. Enerji üretim teknolojileri söz konusu olduğunda Rosatom, rüzgâr enerjisini de aktif olarak geliştiriyor ve şu anda Türkiye de dâhil olmak üzere yurtdışında rüzgâr çiftlikleri kurma projelerini değerlendiriyor. Enerji üretimi ile yakından ilişkili olan bir diğer konu da enerjinin depolanması ve saklanmasına yönelik teknolojilerdir. Acil durum ve kesintisiz güç kaynakları, yenilenebilir üretim kaynaklarını içeren hibrit sistemler, elektrikli araçlar için çekiş bataryaları, özel amaçlı araçlar ve diğer uygulamalar için lityum-iyon enerji depolama sistemleri üretiyoruz. Bir bataryanın işlevi ve 'görevi', enerji mevcut olduğunda (veya ucuz olduğunda) depolamak ve olmadığında (veya pahalı olduğunda) serbest bırakılmasını sağlamaktır. Hepimizin bildiği gibi, üretimi dış koşullara (üretim, hava koşulları, saat ve farklı zamanlara göre değişebilir) bağlı olan yeni yenilenebilir enerji kaynaklarının artan kullanımı göz önüne alındığında, bu tür ekipmanlara çok fazla talep olabilir. Rosatom'un çalışmalarının bir diğer "enerji dışı" alanı da karbon fiber bazlı kompozit malzemelerin geliştirilmesi ve üretilmesidir. Geleneksel yapı malzemeleriyle (alüminyum, çelik vb.) karşılaştırıldığında, karbon fiber bazlı kompozitler son derece yüksek özelliklere sahiptir; dayanıklılık, yorulma direnci, esneklik modülü, kimyasal ve korozyon direnci, çelikten kat kat yüksektir ve önemli ölçüde daha düşük bir ağırlığa sahiptir.
Yerel Haberler kategorisinde bulunan hiçbir habere herhangi bir editoryal müdahalede bulunulmamıştır. Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanan tüm Mersin Haberleri, otomatik olarak servis edildiği şekilde bu sayfada yer almaktadır. Mersin Haberleri bölümünde yer alan haberlerin tamamının hukuki muhatabı haberi servis eden ajanslardır.