TRT1 ekranlarında yayınlanan Uyanış Büyük Selçuklu yeni bölüm izleyiciyle buluştu. Dün akşam yayınlanan bölümde en önemli karakterlerden biri olan Melik Tapar'ın ölümü gündem oldu. Tam 13 yıl tahta kalan asıl adı Gıyaseddin Muhammed Tapar olan Melik'in ölümü izleyenleri derinden etkilerken konuya yönelik araştırmalara başlandı. Melik Tapar kimdir, nasıl ve ne zaman öldü, Ali Gözüşirin diziden ayrıldı mı? Uyanış Büyük Selçuklu Melik Tapar hayatı ve ölümü ile ilgili ayrıntılar
Uyanış Büyük Selçuklu dizisiyle dikkat çeken karakterlerden Ali Gözüşirin'in canlandırdığı Melik Tapar ölümü sosyal medyada gündem oldu. Dizinin sıkı takipçileri Ali Gözüşirin'in canlandırdığı Melik Tapar'ın ölümü ile ilgili araştırmalara başladı. Melik Tapar karakterini canlandıran Ali Gözüşirin'in ölüp ölmediği dizinin yeni bölümünden sonra anlaşılacaktır. Tarihi kaynaklarda ise tam adı Gyaseddîn Muhammed Tapar olarak bilinen Muhammed Tapar 1118'de Bağdat'ta öldüğü biliniyor…
Melik Tapar adıyla bilinen Gıyaseddîn Muhammed Tapar, 21 Ocak 1082 tarihinde dünyaya geldi. Annesi cariye kökenli Taceddin Seferiyye Hatun'dur. Yeğeni Muizzeddin Melikşah'tan sonra Bağdad'da Selçuklu tahtına çıktı. Bağdad'da hüküm sürmesinden dolayı Selçuklu hanedanının başı olarak sayılıyordu ama Horasan ve Maveraünnehir'de hüküm süren kardeşi Sultan Ahmed Sencer daha büyük bir güce sahipti.
1107'de Halep atabeyi Rıdvan'la birlik olup Anadolu Selçuklu Sultanı I. Kılıç Arslan ile Habur Nehri kıyısında Musul Muharebesi'ne girişti. I. Kılıç Arslan savaşı kaybederek muharebe meydanında öldü.
Muhammed Tapar hemen yarı kardeşi olan ve Sultan olarak tahta geçen Berkyaruk ile gayet ciddi askeri mücadeleye başladı. Kronik-tarihçi Hamdullah Müstevfî-i Kazvînî'nin "Tarih-i Guzide" adlı eserine göre Mayıs 1100'de (Hicri Recep 493'te) Muhammed Tapar kardeşine karşı bir muharebede galip geldi; ama 1101'de mağlup oldu ve 1102'deki muharebede de yenik düştü. Fakat iki taraf arasında yapılan antlaşmaya göre Muhammed Tapar'a Melik unvanı verilip Suriye, Diyarbakır; Irak'ın Fırat Nehri kıyıları bölgeleri, Ermenistan, Mugan, Gürcistan ve Azerbaycan yörelerinde hükümdarlığı kabul edildi
1104'te Sultan Berkyaruk veremden hasta idi ve devamlı Selçuklu tahtına iddiaları olanlarla savaşmaktan bıkmıştı. Büyük Selçuklu Devleti'nin batısında Irak, İran ve Doğu Anadolu'da bulunan kendinin hüküm ettiği arazilerin yönetimini Muhammed Tapar ile paylaşmak için anlaşma yaptı. 1104'te Berkyaruk öldü ve bundan sonra Muhammed Tapar batıda Büyük Selçuklu Devleti'nin tek hükümdarı oldu. Horasan ve Maveraünnehir'de ise Selçuklu Devleti Sultanı Ahmed Sencer'di.
1106'da Muhammed Tapar, Nizarî İsmailî kalesi olan Sahdiz'i eline geçirdi. Nizarî İsmailîlere karşı bir askeri sefer açmayı planladı. Bu sefere Hazar Denizi güneyinde Tabaristan'da hüküm süren Bavendiler hükümdarı IV. Şahriyar'ı ordusu ile katılmaya davet etti. IV. Şehriyar Muhammed Tapar'ın kendisine yazdığı mektubun küçümseyici üslubundan ve kendisi de Şii olduğu için Nizarî İsmaililere saldırıda bulunmak istememesinden dolayı Muhammed Tapar'ın asker isteğini kabul etmedi.
Bundan çok geçmeden Muhammed Tapar Emir Çavlı komutasında bir Selçuklu ordusunu Bavendiler'in önemli merkezi olan Sari'yi zaptetme hedefi ile Tabaristan'a gönderdi. Fakat IV. Şehriyar ve oğlu III. Karin komutasında olan Bavendiler ordusu, üzerine gelen Selçuklu ordusunu hiç beklenmedik bir şekilde mağlup etti.
Bundan hemen sonra Muhammed Tapar IV. Şehriyar'a bir mektup göndererek ondan küçük yaşta olan bir oğlunu İsfahan'da bulunan Büyük Selçuklu Devleti merkezi sarayına eğitim için göndermesini talep etti. IV. Şehriyar da küçük yaşta olan oğlu Ali'yi İsfahan'daki saraya eğitim için gönderdi. Ali'nin üstün yeteneği Sultan Muhammed Tapar'a gayet iyi etki yapıp Sultan kızını ona gelin olarak vermek istedi. Fakat Ali bunu kabul etmedi. Sultan Muhammed Tapar'ın kızının Bavendiler hükümdarlığına veliaht olan ağabeyi III. Karin'e gelin olarak verilmesinin daha uygun olacağını belirtti. III. Karin Tabaristan'dan İsfahan sarayına çağrıldı ve orada Muhammed Tapar'ın kızı ile evlendi. III. Karin (1114–1117) döneminde ve I. Ali ise (1118–1142) döneminde Bavendiler hükümdarları oldular.
1106/1107'de ünlü Selçuklu veziri olan Nizam-ül Mülk'un oğlu Ahmed bin Nizam-ül Mülk yaşamakta olduğu Hamedan'in yöneticisine (reisi)'ne karşı bir şikayette bulunmak için Sultan Muhammed Tapar'ın sarayına gitmişti. Tam bu sırada Selçuklu Veziri olan Saadelmülk Ebumuhsin Abi dinî dalalet ile suçlanmış ve idam edilmişti. Ahmed'in babası Nizam-ül Mülk'in üstün devlet idareciliğinden dolayı oğlu olan Ahmed'in de bu yetenekleri haiz olduğu kabul edilerek Muhammed Tapar tarafından hemen Selçuklu Devleti Veziri olarak atanmıştır. Babasına verilmiş şeref unvanları olan "Kevamedin", "Sadülislam" ve "Nizam-ül Mülk" unvanları oğlu Ahmed'e de verilmiştir. Vezir olarak Ahmed bin Nizam-ül Mülk 1107/1109'da Muhammed Tapar'ın Irak'ta Mazeedi hükümdarı Sayfeldavla Sadaka bin Mansur'a karşı askeri seferinde bulunmuştur ve onun muharebede mağlup edilip öldürülmesine neden olmuştur. 1109'da Vezir Ahmed bin Nizam-ül Mülk ve askeri komutan Çavlı Sakavu Sultan Muhammed Tapar tarafından Haşhaşilerin kurdukları merkez olan Alamut kalesini ve diğer güçlü kaleleri olan Ostavand kalesini fethetmek görevi ile bir askeri sefere gönderilmişlerdir. Fakat bu kaleleri almamışlar ve başarısız olarak geri dönmüşlerdir. 1010 başlarından Ahmet bin Nizam-ül Mülk Bağdad'da bir camiide iken bir Haşhaşiler fedaisinin suikast saldırısına hedef olmuştur. Ama bu suikast başarısız kalıp Ahmed bin Nizamülmülk hayatını kurtarmıştır. Ahmed bin Nizam-ül Mülk dört yıl Sultan Muhammed Tapar'ın döneminde Vezir olarak görev yapmıştır. 1110 yılında azledilmiş ve yerine Hatirelmülk Ebu Mansur Maybudi Vezir olarak atanmıştır. Tarihçi Ali İbnülesir'e göre Ahmed bin Nizam-ül Mülk bundan sonra Bağdad'a çekilmiştir. Anuşirvan bin Halid adlı tarihçiye göre Muhammed Tapar eski vezirini 10 yıl zindanda hapsetmiştir.
Muhammed Tapar 1118'de Bağdat'ta öldü. Yerine Büyük Selçuklu Devleti'nin batı yörelerini yönetim için oğlu II. Mahmud geçti. Ancak Ahmed Sencer Horasan ve Maveraünnehir'de Selçuklu dünyasının en kuvvetli hükümdarı olarak hüküm sürmeye devam etti.
Ali Gözüşirin 27 Ocak 1995 senesinde İstanbul'da doğmuştur. Aslen Trabzonlu olan Ali Gözüşirin, İstanbul Gelişim Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Meseleler bölümünden mezun olmuştur.