Salih Tuna bugünkü yazısında Erdoğan düşmanlığının biraraya getirdiği Nuray Mert ve Zaman Gazetesi ittifakının nasıl bir medya skandalına dönüştüğünü yazdı. "Muhalefet edelim derken topyekün Atilla Taş'a döndüler" diyen Salih Tuna, Nuray Mert'e bir dizi hatırlatmada bulunuyor.
ABLACIĞIM SIKI ÖRTÜN ÜŞÜTME
Dumanlı Zaman'ı kendilerine yakışan "güzel" bir yol bulmuş, bence bu yoldan devam etsinler, çok ekmek yerler.
Geçen gün, "Cemaat otoriterleşmeye dur dedi" şeklinde "ablacığımı" manşete çektiler ya, onu diyorum.
"Ablacığım" haliyle üzülmüş tabii, öyle bir şey söylememiş çünkü. Pardon, sadece üzülmekle kalmamış bir de gözlerine inanamamış, iyi mi?
Diyor ki, "Zaman gazetesinin Pazar ekinde çıkan söyleşim, 'Cemaat otoriterleşmeye 'dur' dedi' başlığıyla verilmiş. Gözlerime inanamadım!.."
Ah benim güzel ve huysuz "ablacığım" ah!..
NURAY MERT NEDEN GÖZLERİNE İNANAMAMIŞ?
Dinlenmedik işadamı, gazeteci - yazar, kanaat önderi ve bürokrat bırakmayanları, delil üreterek nerdeyse donanma çökertenleri, şantaj montaj tehditle insanların hayatlarını karartanları, henüz piyasaya çıkmamış kitabı bile kovuşturanları, MS hastası yetmiş yaşında bir âlimi akıl almaz bir tezviratla içeri tıkanları mahut gazete (Dumanlı Zaman'ı) matine- suare arkalarken, dahası katkı verirken gözlerine inanıyordun da, seninle yaptıkları söyleşiye tek bir ifade "montajladılar" diye mi gözlerine inanamadın?..
Valla ne diyeyim, hiç yoktan bu da iyidir. "Çarpıt beni Ekrem, yeter ki Erdoğan'a zararı dokunsun" da diyebilirdi.
Pardon, hiçbir aydın veya hiçbir köşe yazarı hiçbir zaman "beni çarpıt" demez mi?
Ona bakarsanız, aydından köşe yazarından geçtim, hiçbir insan evladı, "Doğu'da yapılan duble yollar şiddetin altyapısını oluşturacak" da demez.
Ama "ablacığım" demişti.
BENİM İÇİN ARTIK BİR MAGAZİN FİGÜRÜNE DÖNÜŞTÜ
Zaten o günden sonra da benim için sadece bir "magazin figürü" haline dönüşmüştü.
Halbuki, gerek müktesebatı, gerek muhakeme yeteneği, gerek hal ve gidisi, gerek temizlik ve beslenmesi bu hallere düşmeyi hak etmiyordu.
Ama şu gözü kör olasıca gurur ve kibir, ve Sayın Erdoğan'a duyduğu şu nefret yok mu zavallıda izan, insaf, usare bırakmadı!
Sadece "ablacığım" değil tabii, vesayetçi yazarçizerlerin nerdeyse alayı bu halde.
Ulusalcısı "soyunalım" demeye başladı, solcu- demokrat ve hatta liberal bilinenleri de bir "darbe" duasına çıkmadığı kaldı.
Gitgide zıvanadan çıkıyorlar!
DARBE OLMUYOR BARİ ÇÖZÜM SÜRECİ SONA ERSİN!
Bu gidişle, "Hadi darbe olmuyor, hiç değilse çözüm süreci sona ersin" diye açık seçik yazarlarsa hiç şaşmam.
Erdoğan nefreti yüzünden kendi aralarındaki seviye farkını da hepten yok ettiler; hepsi birden Atilla Taş'a döndü; yazık, farkında bile değiller.
O değil de, "ablacığımın" düştüğü şu hallere bakın! Havalar da soğuk, Allah vere de üşütmese!
"Cemaat"in siyasi hedef olduğu bir dönemde, bu çevrenin yayın organlarında yer almaktan kaçınmamaya özen göstermiş de "istismar" edilmiş!
Peh, peh!
Şu cilveli lakırdılara bakın hele: "Böyle bir tavır sergilediğim için istismar edilmeyi hak ettiğimi düşünmüyorum..."
Sizin anlayacağınız, "ne istediniz de vermedim; söyleşiyse söyleşi, niye çarpıtıyorsunuz" yollu isyan ediyor.
MEVZUBAHİS ERDOĞAN DÜŞMANLIĞIYSA GERİSİ TEFERRUATTIR
Cumhurbaşkanımız Erdoğan da 17 Aralık yargı darbesi marifetiyle "dönemin başbakanı" haline getirilmek istenmesine, ailesinin yediden yetmişe kişilik katliamına uğratılmasına isyan etmişti. Bu muameleyi hak etmediğini belirtmek sadedinde de, "Ne istediler de vermedik" demiş, vesayetçi medya da mal bulmuş mağribi gibi atlamıştı hani.
Malumunuz, vesayetçi köşe yazarları da, darbeye maruz kalan "dönemin başbakanı"na, "ne verdiniz" diye lagaluga yapıp durdu.
Gelgelelim, içlerinden bir kişi çıkıp da, "peki siz ne aldınız" diye "paralelci takımına" sormadı.
Tam aksine, hepsi birden "paralelcilerin" ağızlarına verdikleri tape malzemelerini fasılasız terennüm etti.
Bu yüzden, bugünkü yazı yolculuğumuza, Dumanlı Zaman'ı bu yoldan devam etsin, çok ekmek yer diyerek başladım.
Söyleşi yapacakları diğer vesayetçilerin birçoğunun "ablacığım" gibi "istismar" edilmeye öyle karşı çıkacağını da sanmam.
"Mevzubahis Erdoğan düşmanlığıysa, gerisi teferruattır" düşüncesiyle zevk bile alabilirler.
Tıynetleri müsait.