Böbrek hastalarının beslenme planlamasının mutlaka diyetisyen kontrolünde yapılması gerektiğini anlatan Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, "Yetersiz veya fazla beslenme vücudumuzda çeşitli hastalıklara yol açtığı bilinen bir gerçektir" dedi.
Aslıhan Küçük, böbrek hastalıklarında nasıl beslenilmesi gerektiği konusunda şunları söyledi; "Böbrekler vücuttaki zararlı maddelerin atımını, sıvı ve mineral dengesini sağlamasının yani sıra bazı hormonlar üzerinde de düzenleyici etkiye sahiptir. Yanlış beslenmeye, şeker hastalığına, bilinçsiz ilaç kullanımına, yetersiz sıvı tüketimine ve genetik faktörlere bağlı olarak böbrek hastalıkları gelişebilir"
Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, böbrek hastalıklarının belirtilerini ise şu şekilde sıraladı; "Kaburga ve bel çevresinde ağrı, Günlük idrar miktarının 400 Cc 'den az olması, Günlük idrar miktarının 2 Lt 'den fazla olması, Günde 10 'dan fazla idrara çıkma, Gece sık idrara çıkma veya ağrılı idrara çıkma, Vücutta tuz birikimine bağlı ödem, İdrar renginin koyu olması veya normalden farklı olması, Şiddetli kansızlık, nefes darlığı, kaşıntı."
Uzman Diyetisyen Aslıhan Küçük, kronik böbrek hastalarında beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunda ise; şunları söyledi;
"Böbrek hastalıklarının tedavisinde ve oluşabilecek komplikasyonların önlenmesinde beslenme çok önemlidir. Hastanın bir an önce iyileşmesi diyetinin iyi düzenlenmesi ile mümkün olur. Vücutta yıkım oluşmaması için günlük alınması gereken kalori yüksek tutulmalıdır. Böbrek hastalarında diyetisyenden destek almak zorunludur. Hastanın beslenmesi kişiye özel olarak ayarlanmalıdır. Kan bulgularına ve hastalığın derecesine göre kilogram başına protein ve kalori hesabı yapılmalıdır. Tuz miktarı kısıtlanmalıdır. Sıvı miktarı kişiye göre belirlenmedir. Günlük alınan sodyum, potasyum ve fosfor miktarı kısıtlanmalıdır. Ancak besinlerin tamamen kesilmesi vitamin ve mineral eksikliğine neden olabilir. Bilinçsiz tamamen tuzun ve minerallerin kesilmesi de önerilmemektedir.
Sodyum: Tuz kısıtlı miktarda kullanmak için zeytin, tuzlu peynir, tuzlu bisküvi, cips, kraker, hazır çorbalar, bulyon tabletlerden uzak durmak gerekmektedir.
Fosfor: Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya), bulgur, kaşar peyniri, tarhana çorbası, kuru yemişler ve yağlı tohumlar (ay çekirdeği, fındık, fıstık, ceviz, badem, kabak çekirdeği ), balık, çikolata, kurutulmuş sebze ve meyveler, meşrubatlar, kahve, kakao, baharatlar, hindistan cevizidir.
Potasyum: Ispanak, semizotu, asma yaprağı, tere, roka, karalahana, enginar, kereviz, bakla, pazı ve kurutulmuş sebzeler ve meyvelerden kavun, kayısı, yeni dünya, kivi, nar, avokado, muz, patates, mantar, mısır, çikolata, kurutulmuş sebze ve meyvelerden uzak durmak gerekmektedir.
Hastanın beslenme durumu korunur eğer kilosu fazlaysa hasta normale getirilir. Kilo azlığı durumunda hastalık komplikasyonları artabiliyor. Bu dönemde kilo artışına yardımcı olmakta fayda var. Zararlı maddelerin toksit etkileri azaltılır. Vücuda giren zararlı maddeler çok fazla tüketildiğinde toksit etkiye neden olabiliyor. Bunun önüne geçmek içinde düzenli beslenme antioksidanların kullanımı ile vücuttaki toksit etkiler en aza indirilebilir. Düzenli ve sağlıklı beslenildiğinde hastalığın ilerlemesinin önüne geçilebilir. Örneğin, akut böbrek yetmezliğinden kronik böbrek yetmezliğine geçişi önleyebiliriz. Aynı zamanda akut böbrek yetmezliğinin de oluşması engellenebilir. Vücutta kas kaybı ve protein kaybı çok önemlidir. Kas kaybı ve protein kaybı vücuttaki dengesiz beslenmeye bağlıdır. Bunun önüne geçmek içinde sağlıklı protein kaynakları; süt, yoğurt, ayran, peynir tüketimi kişiye özel olarak düzenlenmesi gerekir. Su, mineral dengesi düzenli olmalıdır. Böbrek hastalıklarında sıvı tüketimi çok önemlidir. Eğer vücutta sıvı atımı varsa ona göre eklenme yapılması gerekir. Aşırı sıvı ve sıvı yetersizliği vücutta ciddi sağlık problemlerinin oluşmasına neden olabilir. Kalp problemlerine, vücutta elektrolit bozukluklara neden olabilir. Bu dönemde oluşabilecek iştahsızlıkların önüne geçebilmekte beslenme ve diyet desteğiyle mümkündür." diye konuştu.