Son yıllarda obezitenin artması ve bilinçsizce, profesyonel destek almadan yapılan ağır sporlar nedeniyle dizde artrit (kireçlenme) görülme yaşı genç-orta yaşlara kadar indi. Medicana Bahçelievler Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Levent Aslan, kireçlenmede 'Kök Hücre' tedavi yöntemi hakkında bilgiler verdi.
Artrit tedavisinde asıl amaç ağrıyı geçirip veya azaltıp fonksiyonu arttırmakta olduğu belirten Yrd. Doç. Dr. Levent Aslan, ''Bunu sağlamak için ilaç tedavileri, fizik tedavi, eklem içi enjeksiyonlar sıklıkla başvurulan ameliyat dışı seçeneklerdir. Ameliyat dışı tedavilerden fayda görmeyen hastalarda kireçlenmenin şiddetine göre farklı ameliyat seçenekleri uygulanmaktadır'' dedi.
''EKLEM İÇİ ENJEKSİYONLARDA SEÇİLEN MADDE ÖNEMİ ÇOK ÖNEMLİ''
Eklem içi enjeksiyonlarda elde edilecek fayda, seçilen etken maddeye göre değişkenlik gösterdiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Levent Aslan, ''Sıklıkla başvurulan ve uygulanan hyaluronik asit enjeksiyonlarında amaç kıkırdak yüzeylerin kayganlaşmasını sağlamak ve bu sayede ağrıyı azaltıp fonksiyonu arttırmak olmakla birlikte kıkırdak onarımı pek beklenmez. Benzer şekilde etki gösteren diğer bir seçenek viskosuplementasyon dediğimiz yüzey kayganlığını arttıran sentetik (yapay) maddelerdir. Bir diğer enjeksiyon seçeneği PRP uygulamalarıdır. Yanlış bir şekilde kök hücre tedavisi diye lanse edilen PRP uygulamasında hastadan alınan kan, kısa bir işlemden geçirilerek, iyileştirme yeteneği normal kandan fazla olan bir serum elde edilir ve bu serum hastanın dizine enjekte edilir. Bu uygulamada kıkırdak dokusunda elde edilecek iyileşme ile fonksiyonda artış amaçlanmaktadır. Fakat kıkırdaktaki bu iyileşme sınırlı miktarda olmaktadır'' şeklinde konuştu.
''UMUT VAR EDEN TEDAVİ YÖNTEMİ: KÖK HÜCRE''
Kök hücre tedavisi hakkında bilgi veren Yrd. Doç. Dr. Levent Aslan, ''Son zamanlarda uygulanmaya başlayan ve umut vaat eden bir tedavi yöntemi de 'Kök Hücre' tedavisidir. Kök hücreler, canlılarda kendilerini yenileme ve farklılaşma özelliği olan özel hücrelerdir. Bu özelliği sayesinde bulunduğu dokuya farklılaşarak iyileşmeyi sağlayabilmektedir. İnsanlarda kök hücrelerin yoğun olarak bulunduğu dokular kemik iliği ve yağ (adipöz) dokusudur. Son yıllarda yapılan birçok çalışmada erken veya orta dönemdeki kireçlenmelerde yapılan kök hücre enjeksiyonlarında hastaların ağrılarında anlamlı derecede azalma ve eklem fonksiyonlarında anlamlı bir artış saptanmıştır. Kök hücre uygulamasının en belirgin avantajı, hastanın tamamen kendi hücreleri uygulandığı için ilaç uygulamalarında görülebilen yan etkilerin hiç görülmemesidir''diye konuştu.
'KÖK HÜCRE' TEDAVİSİNİN UYGULANMASI
Yrd. Doç. Dr. Levent Aslan, tedavinin uygulanışını şöyle anlattı: ''Kök hücre uygulaması, ameliyathane şartlarında, tamamen steril koşullarda, lokal anestezi veya sedasyon dediğimiz sakinleştirici anestezi altında yapılır. Hastanın karın bölgesindeki yağ dokusundan elde edilen materyal bir filtreden geçirilerek kök hücreler ayrıştırılır ve hastanın sorunlu dizine enjekte edilir. İşlem sonrası kısa bir dinlenmeden sonra hasta yürüyerek taburcu edilir. Bu işlemden sonra hastalar hemen günlük hayatlarına dönebilirler''.
'Kök Hücre' tedavisinin ilk seçenek olmadığının altını çizen Yrd. Doç. Dr. Levent Aslan, ''Ameliyat dışı diğer tedaviler denenmiş ama fayda görmemiş hastalarda başvurulacak bir seçenektir. Ayrıca kök hücre tedavisinde kıkırdaktaki sorun tamamen ortadan kalkmaz sadece bir miktar düzelme elde edilir. Kök hücre tedavisi, günümüz koşullarında protez uygulamalarına alternatif bir seçenek değildir'' ifadelerini kullandı.