Günlerdir Amerika Açık Tenis Turnuvası'nı izliyorum, sevgili seyirciler.
Turnuvayı özetlemek gerekirse; maçlar şahane, hakemler berbat...
Bu kadar hatalı karar, bir turnuvada toplanmamıştır herhalde.
Bu arada sürprizler gırlaydı Amerika Açık'ta.
Mesela; Sharapova'nın çeyrek finale bile çıkamaması. Roger Federer'in yarı finalde Djokovic'e elenmesi. Kadınlarda bir numara Carolina Wozniacki'nin beklenen performansı sergileyememesi gibi gibi...
NADAL TİKTE ZİRVEDE
Peki Amerika Açık'ta benim dikkatimi en çok çeken neydi? Dünyaca ünlü tenisçilerin tikleri tabii. Tikler bize nereden miras kalıyor acaba? Kastığımız nedir acaba?
Neyse, hadi bakalım tikli tenis dünyasına...
Rafael Nadal: Maşallah kendisi tikte zirvede. İspanyol tenisçi, rakibinin servisini beklerken hep aynı şeyi yapıyor. Sağ eliyle önce poposuna dokunuyor, sonra burnuna, sonra da sol şakağına ve sağ şakağına.
Bir, üç, beş... Nadal bunu hep yapıyor. Uğur mudur, nedir bilemedim ama izlemesi fevkalade sinir bozucu.
Sharapova: İzzet Çapa'ya röportajında teyp kırdıran Sharapova da oyun başlamadan önce duvara doğru yürüyor, raketine bakıyor, çizgideki yerine gelip zıplıyor.
Roger Federer: En ruhsuz tenisçi olarak tarihe geçecek Federer'in tiki de servis beklerken avucunun içinde raketi çevirmek ve saçlarıyla oynamak. Adam saçlarıyla barışamadı gitti. Kes kökünden sen de kurtul, biz de kurtulalım be abi.
Novak Djokovic: Onun tiki de seyirciler. Çıt çıksa sinirleniyor ve dönüp seyirciyle konuşuyor.
Hatta biz ona konuşmak değil, söylenmek diyelim.
John Isner: 2.06 metrelik Amerikalı tenisçinin tiki tişörtleri. Sürekli yakasını çekiştiriyor, kollarıyla oynuyor ve her molada tişörtünü değiştiriyor.
Bu akşam erkeklerde Nadal ve Djokovic final oynayacak. Meraklılar Eurosport'un başına geçsin, sanırım unutulmaz bir maç olacak. Ben oyumu Djokovic'ten yana koyuyorum.