Valla çocukluğundan beri Bodrum'da tatil yapan biri olarak size açık açık söyleyeyim: Bodrum'da, Bodrum gibi, Bodrum'a yakışır, Bodrum havasında yer bulmak zor. Mesela son yılların en popüleri Yalıkavak, bence küçük İstanbul. Yalıkavak Marina da, İstanbul'daki bir AVM; mermerler, İstanbul'un restoranları... Bana göre değil esasen, yani Bodrum ruhuna uygun değil.
Eski Bodrum'u yaşayanların beklentisi zaten lüksten yana değil, ruhtan yana. Geçtiğimiz cumartesi akşamı, bu derdimi bilen bir arkadaşım, "Sana sürprizim var, seni tam da aradığın yere götüreceğim" dedi.
İndik Bodrum'un içine, arabayı Halikarnas'ın oraya park ettik. Tam Mavi Bar'ın yanında, şirin ve Bodrum kokan bir restorandan içeri girdik. Adı Gangava. Ne demek gangava? Akdeniz'de sünger avlayan kayıkların, kıç tarafından dışarı sürülen sarkık torbaların adı.
Mekanın sahibi Onur Güntav. Aaa ben tanıyorum Onur'u... Tabii ya, Onur harika bir piyanist ve orkestrasında çalmadığı sanatçı yok gibi. Sektörden bunalmış, hayatının aşkı olan yemekle uğraşmaya karar vermiş. Hiç abartmadan söylüyorum; yediğim en güzel yemeklerden biriydi. Mesela bademli, kuş üzümlü kalamar pilakisini tatmadan Bodrum'dan dönmenizi istemem. Onur, her sabah pazara gidip taze taze otlarını alıyor, kalamarları da kendisi tutuyor.
Gangava; Bodrum kalesine nazır, eski günleri anıp Bodrum lezzetlerini tatmak isteyenler için en iyi adres. Ayşe söylemişti dersiniz...