Cuma akşamı erkeklerimiz derbi, kadınlarımız İstanbul Shopping Fest için koştururken "En tenha yer sinemadır" diyerek 'Çınar Ağacı' filmine bilet aldık.
İyi de yapmışız.
Annem günlerdir "Şu filme gideceğim" diyor, biz "Üzülürsün, ağlarsın" diye konuyu geçiştirmeye çalışıyorduk. Dolayısıyla 'ağlanabilir' şartlanmasıyla gittik.
Ama ağlamadık...
UNUTULMUŞ ANNE BABALAR
Ben ağlamadım çünkü içimde ailemle ilgili hiçbir vicdani hesaplaşma yok.
Annemi, babamı seviyorum; onları başımın tacı yapıyorum.
Kardeşlerimi seviyorum.
Hiç kimse, kimseyi kendinden ayrı düşünmüyor. Kalabalık bir aile olarak hayatın tadını, sevmenin ve sevilmenin keyfini çıkarıyoruz.
Her an...
Ama...
Hayatın, her bir bireyini bir yana savurduğu aileler de var.
Birbirini görmeyen, birbirine dokunmayan insanlar var...
Unutulmuş anne ve babalar var...
'Çınar Ağacı' işte bunu gösteriyor bize; insana ve sevgiye uzak yüzümüzü... Kendimizden uzak düştüğümüz yanımızı... Hayatın içinde koştururken, hız kazanırken, savaşlar içinde ayakta kalma mücadelesi verirken, birbirimizden uzaklaşırken, yalnızlaşırken...
İnsanı sarıp sarmalayacak, bütün yaralarını iyileştirecek, mutlu edecek, güven verecek, sana kendini kalabalık hissettirecek tek yer ailedir.