Reklamların kuşaklardan taşıp dizilerin içine girmesiyle beraber senaristlerin de işi zorlaştı. Ürün ya da hizmeti, dizinin senaryosu arasında doğal bir objeymiş gibi gösterebilmek için en az reklam metin yazarları kadar kafa yormak zorundalar.
Geçen hafta Show TV'nin 'Çukur' dizisinde, senaristlerin bir otomobil markasını 'incitmemek' için nasıl ince manevralar yaptığına şahit oldum. 'Vartolu Saadettin', dizide çok ünlü bir otomobil firmasının aracını kullanıyor.
Ancak senaryo gereği 'Medet' ile ikisinin gece yarısı yolda kalması gerekiyordu. Araç bozulmalıydı yani. Ama diziye destek veren o firmanın otomobili nasıl bozulsun ki? Senaristler çareyi en iyi bildikleri yolla çözdüler; yani hikaye uydurarak.
Birden aracın yağ lambası yandı. 'Vartolu', 'Medet'e "Sen bunun bakımlarını yaptırmadın mı?" diye sordu. 'Medet', "Yaptırmaz olur muyum abi? Yağı, suyu daha yeni değişti" diye cevap verdi. 'Vartolu', "Peki onlar yağ değiştirirken sen yanlarında mıydın?" deyince, bizimkinin verecek yanıtı kalmadı. Araçtan inip yağ haznesini kontrol eden 'Vartolu', "Buna margarin koymuş alçaklar. Bu zamanda kimseye güvenmeyeceksin Medet.
Adamların başından bir yere ayrılmayacaksın" dedi. Maceralı saatlerin ardından araca yağ koyup yollarına devam ettiler.
'Çukur'un senaristleri o otomobil firmasını kurtardılar belki ama tüm yağ değişimcilerini, tamircileri de töhmet altında bıraktılar. Dedim ya, reklam kaygısının bu denli zirve yaptığı günlerde dizi yazmak, tel cambazlığından daha riskli bir iş haline geldi.
Aklıma takılan soruya gelince...
Margarin, ne zamandan beri motor yağından daha ucuz hale geldi ki?