Gözümüzün önünde duran bazı şeyleri fark edebilmek için bazen şair yüreğine ihtiyacımız oluyor. Tıpkı, Sunay Akın'ın bu hafta Yaşamdan Dakikalar programında yaptığı gibi... Konu, İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti macerasına gelmişti. Bir yıl boyunca yapılanlar, yapılmayanlar konuşuldu. Sunay Akın ise İstanbul'un kültür başkenti seçilmesine karşın, müze sayısı açısından Avrupa'nın en fukara kenti olduğunu rakamlarla ortaya koydu. Bir de öyle şahane bir saptamada bulundu ki, bana "Hah, işte bunu görmek için Sunay'ın şair ruhuna ihtiyaç var" dedirtti. Malum, yüzyılın en büyük acılarından birine sahne olan Madımak Oteli, daha sonra o acı günün anısına müze haline getirildi. İçinde türlü vahşetin yaşandığı, pek çok aydının çileli günlerine evsahipliği yapan, ölüm ve işkencenin izlerini hâlâ duvarlarında yaşatan Ulucanlar Cezaevi de müzeye dönüştürüldü. Oyuncak Müzesi'nin sahibi Sunay Akın iç çekmekte, isyan etmekte haklıydı. Bizim memlekette bir mekanın müze olabilmesi için, dört duvarının arasında mutlaka bir acının yaşanması gerekiyordu! İşin garibi, dünyanın her yerinde oyuncak müzeleri en özel yılbaşı kutlamalarına ev sahipliği yaparken, herkes 31 Aralık'ta çoluk çocuk oyuncak müzelerinin sihirli dünyasına koşarken, Sunay Akın'ın müzesi onca hazırlığa rağmen yine tenhaymış. Bu yıl daha önceden yazıp da Oyuncak Müzesi'ndeki harika yılbaşı hazırlıklarından sizi haberdar edememem tabii ki benim ayıbım. Ama bu kez 12 ay önceden hatırlatıyorum: Ailece yeni yılın karşılanacağı en güzel mekan, bir oyuncak müzesi değil mi? Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da kaderin elinde oyuncak olmayacak mıyız hepimiz? Madem yeni yılın karşısında Pinokyo kadar çaresiziz, bari bu dekorun hakkını verelim! İçinde ölümün kokusunun duyulmadığı, feryatların yangın isi gibi duvarlarına sinmediği, tam tersine, kapısından 50 yaşında girip, 6 yaşında çıktığımız, çocukluğumuzun sihirli dokunuşlarıyla, kırışıklarımıza botoks yaptığımız bir müzemiz var. Allah geçinden versin, Sunay merdivenlerinde kahrından öldüğü zaman mı bir müzesi olduğunu hatırlayıp, kurdelesini keseceğiz?