SEKSENLER dizisi, tavan arasında tesadüfen bulduğumuz anı defteri gibi, sayfalarını çevirdikçe, unutkanlığımızı yüzümüze vuruyor.
Bu hafta evin oğlu ve yeğeni, okulların açılmasıyla birlikte derse giden öğrencilerden birinin beslenme çantasını incelerken, Almanya'dan gelen kuzen "Bu ne ya? Ekmek, peynir, zeytin...
Pöfff... Bunlar besleyici değil ki. Muz koysana beslenme çantana" deyince, evin oğlu acı acı gülümsedi: "Olur mu ya? Muz konulur mu beslenme çantasına?
Alabilen var, alamayan var..."

PEKİ YA ŞİMDİ?
Bakmayın siz, şimdi tıkalı trafikte leblebi-çekirdek niyetine satıldığına, muz o yılların en lüks meyvesiydi. Ben de koyamazdım beslenme çantama, annem koydurmazdı, aynı nedenle: "Alabilen var, alamayan var oğlum..." Onun yerine annem fazladan bir iki haşlanmış yumurta koyardı beslenme çantama, "Arkadaşlarına kokarsa, onlara da verirsin oğlum" diyerek...
Şimdilerde okullar bir podyuma dönüşmüş durumda. Teneffüslerde 'marka'dan başka laf konuşulmuyor.
Okul çıkışında annesine gecikeceğini 'akıllı telefonundan' bildiren ilkokul ikinci sınıf öğrencisi var. 'Canı çekeni' ya da 'iç çekeni' kimsenin gözü görmüyor.