Bir giyim firmasının çocuklara yönelik reklam filmi ekranlarda sıkça dönüp duruyor.
Minikler iki dirhem bir çekirdek giyinmiş, değme mankenlere taş çıkartır pozlarla salınıp dururken, bir yandan da boylarından büyük laflar ediyorlar:
'Benim de bir duruşum var' filan gibi...
Reklam ilk bakışta pek sevimli.
Çünkü çocuklar adeta birer şirinlik muskası.
Gelin görün ki, çocukluklarını ticarete kiralamış gibi görünüyorlar.
Açıkçası; bir firma, çocuk masumiyeti üzerinden nemalanıyor.
Dahası, RTÜK cezalarında sıkça duyduğumuz 'Çocukların zihinsel ve fiziksel gelişimine aykırı' bir durum da söz konusu. Çünkü daha 5-6 yaşlarında 'marka bağımlılığı' ve 'gösteriş/ hava atma' konusunda adeta eğitiliyorlar. Prizmanın diğer yüzünde ise alım gücü yetersiz aileler var. Onların çocukları, o markadan giyemedikleri için kendilerini 'duruşu olmayan, alelade bireyler' olarak hissetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlar.
En masumane müzik yarışmasında bile 'Çocuklar kullanılıyor' diye ilgili kanala ceza üzerine ceza kesen Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun şimdilik duruma 'kayıtsız' kalması ise tuhaf.
Sadece o reklamla ilgili konuşmuyorum, televizyon hızla 'çocukluğun ticarete tahvil edildiği' sorumsuz bir mecra haline dönüşürken, yaptırım gücü olan tek mercinin sessizliği, insanı bir kez daha 'Reklamlardan alınan RTÜK payını' sorgulamaya yöneltiyor.