Zaten oyunculuğunu çok beğenirdim.
Nihat Nikerel'in takdire şâyan diğer özelliklerini ise
Show'daki
"Cumartesi Sürprizi" programı sayesinde öğrendim.
Nikerel, bu yaşında (inşallah alınmaz)
ÖSS'ye girmiş ve
İstanbul Aydın Üniversitesi Gazetecilik Bölümü'nü kazanmış. Kayıt yaptırmak için okula gittiğinde rektör demiş ki,
"Sizden bir ricamız var. Hem öğreniminize devam edin hem de bizim Güzel Sanatlar bölümümüzde ders verip, tecrübelerinizi genç arkadaşlarımızla paylaşın..." Nikerel de teklifi memnuniyetle kabul etmiş. Şimdi usta oyuncu aynı üniversitede hem öğrencilik, hem öğretmenlik yapıyor... Röportaj sırasında
Nikerel'in, hayatın ta kendisinden damıttığı
"rafine edilmiş" yaşam felsefesine de şahit oldum. Dedi ki,
"Tıpkı bir öğrenci gibi davranıyorum. Okula otomobilimle değil, metrobüsle gidiyorum. Hem genç kalanlara hem de geç kalanlara örnek olayım istiyorum." Nikerel'in her biri hayat dersi niteliğindeki cümlelerinden biri de şöyleydi:
"Hayata nereden başlıyorsan, doğum günün o gündür. Benim de dört kitabımdan ilkinin basıldığı gün, gerçek doğum günümdü..." Sahi, hiç düşündünüz mü? Sizin gerçek doğum gününüz ne zaman? nnn Bu yazıyı tam bir yıl önce yazmıştım. Bir yıl sonra ölüm haberini aldım
Nihat Nikerel'in. Tam bir hafta önce bir film galasında karşılaşmıştık. Öyle içten sarılmıştık ki birbirimize... Etraftakiler bile şaşırmıştı bu ağabey- kardeş kucaklaşmasına... Aramızdaki dostluk ve muhabbetin temelini atmıştı o satırlar. Yukarıdaki yazının yayınlandığı gün aramıştı beni. Ağlıyordu...
"Benim için yazılmış en güzel yazı. Ömür boyu saklayacağım" diyordu... Ömür boyu... Ömrünün kalan boyunun 365 gün olduğunu nereden bilecekti?.. 16 saat sonra bulunmuş cansız bedeni. Evinin odasında kızı bulmuş... Yapayalnızmış kalp krizi geçirdiğinde... Yazdığı kitaplardan birinin ismiydi
Yalansız Yalnızlığım... Sokakta ilgiden yürüyemeyen ama evinde
"tek başına" olanlardandı o da... Ne demişti koca şair?
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine..." Yalancı ormanların sahte kalabalığını ve evinde yalnızlığıyla sevişen adamın yalansız yalnızlığını kast etmemişti tabii ki...
Nihat Nikerel'i çoğunluk sadece oyuncu bilirdi. Oysa aynı zamanda çok iyi bir edebiyatçıydı. Ardından yazılacak yazı da
"edebiyatına" layık olmalıydı tabii ki... Kalbimin, beynimden önce rehberlik ettiği kalemimden bunlar döküldü o yüzden... Güle güle yalnız şair...