atv'nin yeni yarışması Güven Bana'da yarışan genç, izleyicileri isyan ettirdi. Programın yayına girdiği saatten, bu yazının kaleme alındığı cuma öğle saatlerine kadar Yakından Kumanda'ya öfke ve şikayet mesajları yağdı.
İlginç bir karakterdi.
Söylediğine göre hem düşünür, hem müzisyen, hem de grafikerdi.
Cast ajanslarının portföylerinde yer alacak kadar yakışıklıydı.
Zaten rahat tavırları da 'kameraya alışkın' olduğu izlenimini veriyordu.
Öncelikle koltukta oturuşu sıra dışıydı. Bacaklarını kutuplar yönünde ayırmış, iyice kaykılmış, adeta yatar pozisyondaydı.
Köşemize şikayet yağdıran okurlarımızın büyük bölümü öncelikle gencin bu halini 'saygısızlık' olarak değerlendiriyordu.
Ardından sorular geldi. Bizim 'düşünür' genç, Cumhuriyet'in kuruluş tarihini 23 Nisan olarak hatırladı, sonra 29 Eylül'de karar kıldı.
Atatürk'ün doğum tarihinde uzun süre tereddüt etti.
Sonra kayıtsızca, "Ya, biz geçende neyi kutlamıştık?" filan dedi ve çok zorlanarak doğru yanıtı verebildi. O sırada yarışmacı yakınlarından bir hanımefendinin iki eliyle birden yaptığı 'Yazıklar olsun' hareketi gözlerden kaçmadı...
UMARIM HEYECANDIR
Eğer yanlış yorumlamıyorsam; bu tavrı, bilgisizliğinden kaynaklanmıyordu.
Amacı büyük ihtimalle, son trendlere(!) uyarak, milli bayramları küçümsemek, değersiz kılmaktı.
İnşallah ben yanılıyorumdur.
Yarışmacının yaşadığı sadece 'yarışma heyecanından' kaynaklanıyordur.
Umarım, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet'i emanet edip, 'güvendiği' gençleri de izleriz Güven Bana'da...
Yine umarım ki, bütün bu olan bitenler, gencin adından ya da yarışmanın kendisinden söz ettirmenin ucuz bir yoludur...
Yazı boyunca yarışmacıdan 'bir genç' olarak söz etmemin nedeni de içimi kurt gibi kemiren bu 'alet olmama' kaygımdandır.