Pek çok kişi gibi ben de mankenliğin kolay bir iş olduğunu sanırdım. Kıyafeti giy, podyumda iki salın, paraları götür... Ama kazın ayağı öyle değilmiş. Ünlü modacı Şinasi Günaydın'ın düzenlediği Türkiye'nin Karizmaları defilesinde podyuma çıkıp da o müthiş tecrübeyi yaşayınca, manken kardeşlerime duyduğum saygı bir kat daha arttı.
Ben, alt tarafı bir smokini kan ter içinde tam 20 dakikada giyebildim.
(Defilelerde profesyonel mankenler bu işi 20 saniyede yapıyor.) 65 kişinin podyuma çıktığı o hengamede makyaj yaptırıp saçımı başımı düzelttirebilmek için bir-iki kişiye omuz atmak zorunda kaldım. Yüzlerce kez canlı yayında insan önüne çıkmış olmama rağmen, podyuma adım atar atmaz dizlerimin bağı çözüldü. Nasıl yürümeli, nerede dönmeliyim, ceketin düğmesini açarsam göbeğim dışarı taşar mı, sağ elimi mi cebime koysam, yoksa sol elimi mi, gülümsemeli miyim yoksa cool mu takılmalıyım?..
Yahu hangi kapıdan dışarı çıkacaktım, bak gene karıştırdım.
En büyük sorunum ise, müthiş karizmamın, taşıdığım kostümü gölgeleme tehlikesiydi!
Zor olan, 'karizmayı' içeri tıkıp 'askı' olmaktı. (Bu son iki cümleyi kimse ciddiye almaz umarım) Velhasıl, kendi görüntülerimi izlediğimde podyumu ağlattığımı (kederden tabii) fark ettim.
Ama ne yalan söyleyeyim, bu mankenlik işi çok hoşuma gitti. Her türlü teklife açığım.
Aramızda kalsın, üste para bile verebilirim...