Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

‘O Ses’ ‘ses’ getirmedi

'O Ses Türkiye', bu yıl geçen sezonlardaki kadar beni heyecanlandırmadı.
Seyirci de aynı görüşte olsa gerek, yarışma bu yıl çok daha erken bir tarihte final yaptı.
Heyecan ve temponun düşmesindeki en büyük etken, jürinin artık eskiyen ve kendilerini tekrar etmeye başlayan 'gedikli' üyeleri.
Artık dağarcıklarında yeni eleştiri cümlesi kalmayan, yorumlarını rutine bağlayan jüri; seyirciye eskisi kadar cazip gelmiyor sanki. Bu sene Yıldız Tilbe'nin çılgınlıkları bile zevahiri kurtarmaya yetmedi.
Bir de anladık ki; Acun olmazsa, jüri havaya giremiyor, neşesini bulamıyor.
Onun ara verdiği dönemde yarışma epey bir kan kaybetmişti.
Yarı final ve final gecelerinde Acun geri dönünce, yarışma da biraz olsun ivme kazandı.
'O Ses'in en büyük eleştiri alan yönü ise, birincilerinin kısa sürede buhar olup uçması. Bugüne kadar içlerinde müzik piyasasına tutunup 'yıldızlaşan' olmadı.
Oysa bizim 'Akademi Türkiye'' yi hatırlayın. Barış Akarsu ve Özgür Çevik başta olmak üzere, içinden en az beş yıldız çıkmıştı. 'O Ses'te geçen sezonun birincisi Dodan final gecesi sahneye çıkmasa, ismini kimse hatırlamayacaktı.
Bu yılın birincisi Lütfiye'ye gelince...
Yorumu farklı, sesi ayrıcalıklı.
İyi bir menajer ve iyi seçilmiş şarkılarla piyasaya yeni bir soluk getirebilir.
Ama bana göre gönüllerin birincisi Oğulcan'dı. Sesi muhteşem, tavırları sempatik ve alçakgönüllüydü. İlk dörde kalmasının sebebi, fiziksel durumuna tanınan pozitif ayrımcılık değildi.
Sesi ve sahnesi öyle etkileyiciydi ki, ben bile ayağının aksadığını çok sonradan fark ettim. Bu çocukta iş var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA