Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Türkiye'de kayıtlı araç sayılarını açıkladı. Trafiğe kayıtlı toplam 20 milyon 729 bin 666 adet taşıt var. Bu araçların yüzde 53.4'ünü otomobil, yüzde 16.3'ünü kamyonet, yüzde 14.4'ünü motosiklet, yüzde 8.4'ünü traktör, yüzde 4'ünü kamyon, yüzde 2.2'sini minibüs, yüzde 1.1'ini otobüs, yüzde 0.2'sini ise özel amaçlı taşıtlar oluşturuyor.
Hadi özel amaçlı taşıtları da toplu taşımadan sayalım; Türkiye'de trafiğe kayıtlı toplam toplu taşıma aracı oranı sadece yüzde 3.6. Eğer trafiğe kayıtlı otomobil yüzde 53.4 ama toplu taşıma yüzde 3.6 ise, kimsenin trafikten şikayetçi olmaya hakkı yok.
İstanbul'da durum daha vahim. İstanbul'da kayıtlı araç sayısı 3 milyon 784 bine ulaştı. Bu sayı 50 ildeki araçların tamamına bedel. Trafiğe kayıtlı bu kadar çok araç varken istediğiniz kadar köprü, tüp geçit yapın, trafik sorunu çözülemez. Bu arada diğer illerden İstanbul'a gelen araçları da unutmayalım!
İstanbul'da trafik sorununu azaltmak için öncelikle otomobil satışına limit konmalı. Dünyada bunun örnekleri mevcut;
Pekin Belediyesi 2011'de yıllık araç satışını 240 binle sınırlandırdığını açıkladı. Belediye bu kotayı, organizasyonlar ve bireyler arasında her ay bölüştürüyor. Yeni araç alanların yüzde 88'i çekilişle belirleniyor.
Araç satışına kota uygulamak da İstanbul'u kurtarmaz.
Daha radikal önlemlere ihtiyacımız var. İstanbul trafiğinde seyir halindeki otomobillerin yaklaşık yüzde 80'i bir kişi tarafından kullanılıyor.
Bu inanılmaz bencilce bir oran. Trafiğe çıkan özel araçlarda tek-çift plaka uygulanmalı. Trafiğin yoğun olduğu işe gidiş ve dönüş saatlerinde bir gün tek, bir gün çift plakalı özel araçlar trafiğe çıkmalı. Ya da işe gidiş ve çıkış saatlerinde tek kişilik araç kullanımı yasaklanmalı. 'Ne yani özgürce otomobil kullanamayacak mıyım?', 'Yoldan adam mı toplayacağım?' diyenleriniz olabilir. Maalesef 17 milyon insanın birlikte yaşamak zorunda kaldığı, 50 ilden daha fazla aracın trafiğe kayıtlı olduğu bir şehirde trafik sorununu çözmek için radikal çözümlere ihtiyaç var.