Lisedeyken beline kadar uzun saçlarıyla heavy metal müzik yapan Bedük, 2004 yılında ilk albümü için Ankara'dan İstanbul'a geldiğinde dans müziğine yönelmiş. Bugüne kadar ikisi Türkçe olmak üzerine toplamda yedi albümü olan ve bir yıl önce Londra'ya yerleşen Bedük'le bir araya geldik ve keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
Türkiye'de ünlenmiş biri olarak neden Londra'ya yerleştiniz?
Tebdil-i mekanda ferahlık vardır derler ya, o yüzden gittim. Belki de bir gün Japonya'ya da gidebilirim. Çünkü hep bir yenilik isteği içerisindeydim. Aslında ilham arayışı da diyebiliriz. İngiltere, dünyadaki popüler müziğin göbeğinde duruyor ve bana da bu hava değişikliği iyi gelir diye düşündüm. Bunun yeni albümüme de yansıdığını söyleyebilirim.
Londra, beklentilerinizi karşıladı mı?
Kendime keyifli bir ortam yarattım ama şans faktörü de çok etkili oldu. Yeni stüdyomun büyüklüğü Türkiye'dekinin neredeyse beşte biri kadar ama kullanışlı. Yakaladığım müzik ortamı çok güzel, iyi bir karar aldığımı düşünüyorum. Bu sıralar, 'Flash Forward' isimli albümle 'Tam da ben' diyebildiğim bir işle geri döndüm.
Dans müziği üzerine çalışmalar yapıyorsunuz. Peki, Türkiye'de anlaşıldığınıza inanıyor musunuz?
Türkiye'de beni seven belli bir dünyam var; 16-35 yaş arası, üniversiteye giden, müzik dinleyen, rahat, dans etmeyi ve eğlenmeyi seven, kendini ifade etmekten çekinmeyen insanlara hitap ettiğimi düşünüyorum. İnsan kendine hayran olmalı ki yaptığı iş iyi olsun. Tabii bana club sanatçısı değil ama festival sanatçısı diyebilirsin.
GICIK BİRİ OLARAK GÖRÜLDÜM
Biraz ego mu var?
Hiç yok ama beni çok gıcık biri olarak gördükleri bir dönem oldu. Egolu ya da gıcık değilimdir ama işini iyi yapmaya çalışan, mükemmeliyetçi ve bazı kuralları olan biriyim. Yine de, 'Hallederiz baba' diyenler için gıcık biri olabilirim.
Aslında ilk olarak Serhat isminizle çıkış yaptınız, sonrasında da soyadınız olan Bedük ile yola devam ettiniz ama Bedük de tutmasaydı ne yapardınız?
Herhalde çırılçıplak koşardım. Şaka bir yana başka bir seçeneğim yoktu. İkinci yolculuğa banka kredileri çekerek başladım ama başkasına böyle bir şey yapmasını önermem.
Bedük benim için bir marka ama çözemediğim tarafları da var. Sizi tam anlamıyla tanıyamadık mı?
Ben de çoğu zaman kendimi çözemiyorum. Her stüdyoya girdiğimde kendimi sıfırdan keşfediyorum. Her yerde kendim gibiyim, herhangi bir imajın arkasına saklanmıyorum.
Elektronik müzikten vazgeçmediniz. Bunu kabullendirmek zor olmadı mı?
Kolay değil tabii ama aslında popüler müzik yapıyorum. Yaptığın işte risk almak zorundasın; ben ağır da bir risk aldım. Ne kadar yabancı dilde müzik yapıyor ya da dinliyor olsam da, ben Türk'üm ve bundan da gurur duyarım.
Yaptığınız işin karşılığını alıyor musunuz?
Tabii ki alıyorum, daha geçen hafta 25-30 bin kişinin katıldığı bir üniversite konserim vardı. İnsanların beni farklı ve güzel bir yere koyduklarını biliyorum.
Yaşlandığınızda da bu enerjiniz devam eder ve yine dans müziği yapar mısınız?
Ne güzel olur; Tom Jones'u ve Ajda Pekkan'ı görüyoruz, kaç yaşına geldiler ama insanları hâlâ eğlendiriyorlar.
Ev yaşamınız nasıl gidiyor?
Güzel gidiyor. Eşim aynı zamanda menajerliğimi de yapıyor, çocuklarımız da var; konserlere de hep birlikte gidiyoruz.