Seray Sever çocuk sahibi olmayı hep hayal eden kadınlardan... Ama bebeğini doğuracağı insanın ruh eşi olması gerektiğini de düşünenlerden... Onunla karşılaşması geç olunca, bebekler de geç geldi. 44 yaşında evlenen Sever, o yıl sekiz kez tüp bebek yöntemiyle hamile kalmayı denedi, olmadı. Bir süre denemekten vazgeçti... Geçtiğimiz yıl tekrar bebek hayali kurmaya başlayan Sever, bu kez ilk denemede, üstelik kendi yumurtasıyla 48 yaşında ikiz bebeklere hamile kaldı. 49 yaşında doğum yapacak Seray Sever ile tüm bu süreci, doğum yapacağı hastanede konuştuk:
- Harika görünüyorsun, sadece karnın var, inceciksin hâlâ... Kilo almayayım diye uğraştın mı?
- Hayır aslında... İlk üç ay, her şeyi yedim ve yedi-sekiz kilo aldım. Sonra bir beslenme uzmanıyla çalışmaya başladım. Şubat ayında Covid geçirdim, dört kilo verdim. Üstüne babamı kaybettim. Bebekler kilo alıyor ama ben kilo veriyordum. Şu an 12 kilo almış gibiyim. Doğuma yaklaştıkça, biraz daha yiyorum ama doğuma çok kilolu girmek istemiyorum çünkü doktorlarım önermiyor. Birçok riskli faktör var bende çünkü; ileri yaş, ikiz gebelik, ilk çocuk, tüp bebek... Çok dikkat etmem gerekiyor.
- Kadınlara yaşı sorulmaz ama bu durumda sormak zorundayım... Çünkü bize hamileliğe giden sürecini anlatacaksın ve ileri yaşta bebek isteyen kişiye de ilham olacaksın belki...
- 48 yaşımda hamile kaldım. 49'da doğuracağım inşallah. Ama bir anda hamile kalamadım elbette. Eşimle tanıştığım gün çocuk istedim. Yani sekiz sene önce. Dört yıldır evliyiz. Benim çocuk merakım vardı, o çok meraklı değildi... 'Sen nasıl istersen' diyordu. 2018'de evlendik ve çocuk konusuna giriştik. Ama ne girişme... Sekiz deneme falan yaptık. Baktık olmuyor. Yumurta rezervlerim iyi, sorun yok ama olmuyordu. Orada vücudum çok yoruldu. Ve hormonlar insanın dengesini çok bozuyor. Başka bir yolu olmalı diye araştırmalar yaptım. O sırada televizyon çekimlerim de başladı. Bir arkadaşımın tavsiyesiyle bütünsel tıp doktoru Mustafa Yaşar hocaya gittim.
- Sekiz kez denedikten sonra insanın psikolojisi nasıl oluyor?
- Bitik! Her şeyi yaptım bu hayatta, demek ki kısmetimde çocuk yok dediğim zamanlar da oldu. Çünkü hevesli gidiyorsunuz, tıbbi bir sıkıntı yok, olmuyor... Bu 20 yaşındaki kızlar için de geçerli. Gittiğim yerlerde bekleme odasında 20'li yaşlarında kızlar görüyordum tüp bebek deneyen.
Beslenme mi, farklı bir şey mi bilmiyorum, birçok kadın hamile kalamıyor. Böyle bir süreçte herkese sarılıyorsunuz, biri bir şey diyor onun peşine düşüyorsunuz, tuhaf bir çaresizlik. Ve deli gibi paralar harcanıyor. Vücudunuz da zarar görüyor. Bu nedenle röportaj veriyorum, kadınlar benim tecrübemden ders çıkarsın diye... İnsanların umutları kırılmasın, doğru yoldan gitmeleri ve sakin olmaları gerekiyor. Bedenleri sağlamlaştırmak gerekiyor önce. Ben de kendi yolumu böyle buldum.
- Bütünsel tıp yöntemine giriş yaptın...
- Her beden özel ve genetik kodu farklı. Mustafa hoca doğal yollarla bedenimi sağlamlaştırdı... Ondan sonra çekimler bitti, tüp bebek denemeye döndüm. Sonra Murat Emanetoğlu hocayla yola çıktık ve ilk denememde hamile kaldım. Annem benim 48 yaşında hamile kalmış. Bu nedenle 48 yaş önemliydi benim için. Ve Allah duydu sesimi.
YAŞASA TORUNLARINI KUCAĞINA ALACAKTI
- Haberi aldığında neler hissettin?
- Bir şey hissedemiyorsun, normal bir gebelik gibi değil işler orada. Önce gidiyorsun, testler yapılıyor. Kese göründü mü, kalp atışı var mı, üç ay geçsin düşmesin, her gün, her ay, binbir dua, binbir adak... Şu an hamileyim, çocuğum olacak heyecanını yaşıyorum. 32 haftayı geçtim rahat ettim ama hâlâ son güne kadar onları tutmak istiyorum. Şu an onlarla iletişimde olduğumu hissediyorum.
- Hazırlıklara geç başlamışsındır o zaman....
- Yok dördüncü ayda başladım. Kayınvalidem, eşim falan hep 'Altıncı ayda başlanır, acele etme' dediler. Benim çok dua eden arkadaşlarım, dedem var. O dedi ki, 'Kızım iyi düşün, iyi olsun, sen iyi niyetle başla.' İyi ki başlamışım hazırlıklara. Altıncı ayda zaten böyle bir şeyle ilgilenecek halde değildim, öyle şeyler yaşadım ki! Covid oldum, babam da oldu, bir buçuk ay hastanede kaldı, hastaneden çıkarmayı beklerken, onu kaybettik. Çok zordu çok...
- Nasıl etkiledi seni?
- Babam en düşkün olduğum insan (ağlamaya başlıyor). Bu konuya girersem duramam. Bebekler çok güç veriyor. Evcilik oynuyorum sanki, babam yaşıyor gibi yaşıyorum. Bir buçuk ay daha dursa, bebekleri kucağına alacaktı. Babam burada gibi hissediyorum. Babam yoğun bakıma yattığında ilk tekmelerini attılar. Hastaneden çıktı diye İstanbul'a geldim, entübe edildi.
Takdir-i ilahi. Bebekler babamın 40 ile 52'si arası geliyor. Babamın enerjisini bebeklerde göreceğimi sanıyorum.
ONLAR BENİM HEDİYELERİM MUCİZELERİM
- 40 yaşın üstünde anne olmak isteyenlere ne diyeceksin?
- Vücudu hazırlamak, kendine iyi bakmak, pozitif düşünmek, ümitsizliğe kapılmamak çok önemli. Hormonlar zaten mahvediyor insanı, dengede kalmak gerekiyor. Doğru doktorlarla yola çıktığınızda, genetiğiniz de uygunsa, kaderinizde varsa oluyor. Önce takdir-i ilahi demek gerekiyor. Her şeyin başı o. Ben çok dua ettim.
- Ne hayal ediyorsun geleceğe dair?
- Son dönemde o kadar çok şey yaşadım ki, hayal bile kuramıyorum. Çok aciz olduğumuzu hissettim öncelikle... Plan yapmaktan çok korkuyorum.
Biz niyetimizi koyuyoruz, diyoruz ki, çiftlik yapalım, orada doğal beslensinler, yeşilin içinde büyüsünler... Ama her plan yaptıktan sonra çok ürküyorum. Bu sene şunu öğrendim hayatımda, hiçbir şeyi kontrol edemiyorsun, her şey olacağına varıyor. Bir anne adayı olarak benden ne istiyorlarsa alabilirler, full hizmet! Tamamen teslimiyetteyim. Hayatımın hiçbir döneminde böyle olmamıştım. İnşallah güzel şeyler gelsin, olsun. Her şeyde bir hayır vardır diyorum. İnançlar kurtarıyor beni...
- Çok hak ettin bu bebekleri.
- Ruh eşine inanırım o yüzden bu kadar bekledim. Çocukları çok sevmeme rağmen herhangi birisinden bir çocuk yapma derdinde değildim ya da bir yerden alayım demedim.
Çünkü ben çok güzel bir aile ortamında yetiştim, hep hayallerim bu aileyi kurmaktı. Ama bunu çok geç yaşta yakalayabildim. Mucizelerim...
ÇİFTLİKTE BÜYÜTECEĞİM
- Bodrum'da mı yaşıyorsunuz?
- Hem İstanbul hem Bodrum. İş oldukça İstanbul'a geliyorum ama çocukları Bodrum'da büyütmek istiyorum. Toprak, arazi işine girdik, bir çiftlik yapıyoruz Muğla'da... Çocukların doğal bir ortamı olsun, kendi hayvanlarımız olsun, doğal beslensinler diye tüm hayatımız değişiyor. Teknoloji çağı çocukları bunlar. Ama özümüzden kopmasınlar istiyoruz.
- Eşin ne durumda?
- Çok heyecanlı. Normalde algılayamıyordu tam olarak. Geçen haftadan beri işe konsantre olamıyorum diyor. Doğuma girecek çünkü. Kızlar babaya düşkün olur bilirsiniz. Ben hep ikiz isterdim, Allah gönlüme göre verdi.
İKİZLERE BEN BAKACAĞIM
- İsimleri epey konuşuldu ikizlerin. Sofia ve Alya koyduğun için yabancı isim tercih ettiğin söylendi... Bu isimleri seçmenin özel bir nedeni var mı?
- Biz Eray'la tanışmadan önce rüyasında bir kız çocuğu görmüş simi Sofia, hatta sarışın biri. İlk tanıştığımızda anlatmıştı. Dolayısıyla ilk çocuğun ismi sekiz yıl öncesinden belliydi. Yabancı isim falan diye düşünmedik, Sofia bilgelik demek. Bu bir his ismi, babasının koyduğu bir isim olacak. Alya'yı da ben koydum. Alya; sema, gökyüzü, şeref, yüksek mertebe demek. İkizlerin biri daha dişil, biri daha eril enerjili olur denir ya... Alya dünyada baskın olup kardeşini korusun istedim.
- Sen mi bakacaksın bebeklere?
- Bu yaşta çocuk doğurmuşum kimseye bırakmam, ben bakarım. Sonuna kadar emziririm de, benden ne alabiliyorlarsa sonuna kadar alsınlar. Çocukların her aşamasında olmak istiyorum. Dibine kadar yaşamak istiyorum. Şu anda aramız iyi bebeklerimle, benimle kalkıyorlar hareketleniyorlar, benimle uyuyorlar. Canım sıkılıyor güldürüyorlar.