Onu dizi ve filmlerde hep romantik, naif, kırılgan kadınları canlandırırken izledik. Ama bu kez 'Muhteşem Yüzyıl'da herkesi ters köşeye yatırdı.
Yetenekli oyuncu Farah Zeynep Abdullah'tan söz ediyorum. 'Öyle Bir Geçer Zaman ki' dizisinde 'Aylin' olarak karşımıza çıktığı ilk gün, isminin yanına uğurlu tikimi atmış, 'Bu kıza dikkat' diye uzun uzun yazmıştım.
Bu kez Vatikan'ın zulmünden kaçıp 4. Murat'a sığınan ve onun gönlünü çelen bir prenses olarak 'Muhteşem Yüzyıl'da karşımıza çıktı. Ama bu kez o solgun yüzlü, ürkek bakışlı, çıtkırıldım kızdan eser yoktu.
Çünkü prenses, gemilere kaptanlık ediyor, harika kılıç kullanıyordu. Farah'ın kılıç ve dövüş sahnelerini dikkatlice izledim. Hem koreografi güzeldi, hem de genç oyuncu bu sahnelere sıkı çalışmıştı. Sanırım bu rolle birlikte Farah'ın önünde yeni bir kariyer kapısı açılacak.
Hazır söz göz alıcı oyunculuklardan açılmışken, 'gölgede kalan' iki isimden daha bahsedeyim. Tesadüfe bakın ki; her ikisi de 'çakal' diye tabir ettiğimiz kurnaz ama aklını hep kötülükten yana kullanan, 'aslanlık' değil 'yancılık' yaparak hayatta kalmaya çalışan tipleri canlandırıyor.
İlki; 'İçerde' dizisinde sahnelerinin gelmesini dört gözle beklediğim 'Alyanak' karakterini canlandıran Yıldıray Şahinler. İkincisi ise 'Babam ve Ailesi' dizisinde 'Fadıl Dayı'yı oynayan ve son bölümlerin lokomotifi haline gelen Erdem Akakçe. İyi ki bazen ortaya böyle farklı oyunculuklar çıkıyor da, tekdüze diziler biraz izlenebilir hale geliyor.