Aslında soruyu Sabah'ın internet sitesinde (Şimdi de Pazar Eki'nde) 'Etik mi Değil mi?' köşesini hazırlayan değerli meslektaşımız Barış Soydan'a havale etmek lazım. "Ağabeyini PKK kurşununa şehit veren bir hemşirenin, yaralı teröriste yardım etmemesi etik mi değil mi?" Sorunun yanıtı, basit gibi görünüyor: "Doktorlar ve hemşireler için bütün hastalar, yaralılar ve yardıma muhtaç insanlar eşittir. Her kim olursa olsun, medet umanlara yardım etmek hem mesleki hem insani görevleridir..." Ama bu, işin kitabi boyutu... Hele ki o teröristle çatıştıktan sonra onun kurşunuyla yaralanan er o hastanede kurtarılamamışsa... Ölmeden önce de yanındaki yatakta baygın yatan teröriste lanet okuyup kanının son damlasıyla onun üzerine yürümeye kalkmış, sonra da ruhunu teslim etmişse... Şimdi kendinizi o hemşirenin yerine koyun... Bir odada o yaralı teröristle yalnız kaldığınızı düşünün. Önünüzde iki iğne var. Biri ona hayat verecek, diğeri öldürecek... Ne yapardınız? İşte Show'un dizisi Önce Vatan son bölümünde bu soruyu zihinlere taktı. Benim cevabım kesin: Her ne olursa olsun, o hayatı kurtarırdım. Öncelikle bu benim insanlık ödevimdir. Karşımdaki kişi, insanlıktan nasibini almamış olsa bile.. Onun, benim içimdeki insanlığı öldürmesine asla izin vermezdim. Ayrıca onu hayata döndürdükten sonra ondan elde edilecek bilgiler belki de birden fazla Mehmetçik'in hayatını kurtaracak, kim bilebilir? İşte bu nedenle her türlü mesleki yeteneğimi, deneyimimi kullanarak o teröristi hayata döndürürdüm. Zaten Güneydoğu'da da farklı bir durum yaşanmıyor. Dağdaki çatışmalardan sonra kendilerine kurşun sıkan yaralı teröristleri omuzlarında 10 kilometre taşıyıp hastaneye yetiştiren Mehmetçiklerimiz'in haberlerini okuyup duruyoruz. Tabii ki önce vatan... Ama ondan önce insanlık...