Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iftar yemeğine katılan sanatçılar, yine sosyal medyada linç edildi. Yine diyorum çünkü Erdoğan ne zaman sanatçılar ve sporcularla bir araya gelse; güya kendilerini en demokrat, en özgürlükçü gören muhalif bir kesim, kendileriyle aynı düşüncede olmayanları aşağılayan bir tavır takınıyor. Demokrasiyi gerçekten hazmetmiş bir insan, 'Neden X partinin ya da X liderin yemeğine, toplantısına katılıyorsunuz?' diye sanatçılardan hesap sormaz.
Bizim sözde demokratlar, aydınlar, sanatçıdan hesap sormanın ikiyüzlülük olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar ama içlerinde öyle bir Erdoğan nefreti var ki; erdemli, hümanist olmak için aldıkları eğitime, okudukları onca kitaba ve ezbere bildikleri sosyalizmin öğretilerine bile ters düşmeyi göze alıyorlar.
Örneğin İbrahim Erkal'ı boynuna taktiği çengelli iğne yüzünden yerin dibine soktular. Tamam, Erkal, daha önce Karl Lagerfeld'den, Tom Ford'dan giyinmiyordu. Kendince bir tarz yaratmak, farklı olmak istemişti sadece. O çengelli iğne Erkal'da biraz absürt durmuş olabilir. Lakin hiçbir insan bir çengelli iğne yüzünden bu kadar aşağılanmayı hak etmez.
O çengelli iğneyi bir popçu, bir rock'çı taksaydı 'Aa ne kadar yaratıcı' diyeceklerdi. Peki, güya o hümanist muhalifler, Erkal'ı giyim kuşamı yüzünden yargılamış, aşağılamış olmuyorlar mı şimdi?
BU NE YAMAN ÇELİŞKİ!
Aynı sözde muhalif kesim, Bülent Ersoy'u da LGBT Onur Yürüyüşü'ne katılmadı ama Erdoğan'ın iftar yemeğine koşa koşa gitti diye eleştirdi.
İftar yemeği ile onur yürüyüşünün ne alakası var? Maksat Ersoy'u eleştirmek olsun işte. Baltayı taşa vurdular aslında. Ersoy'un tüm tepkilere rağmen cinsel yöneliminden ödün vermemesi ve cinsel yönelimini TV'de, sahnede özgürce sergilemesi, bu ülkede eşcinsel haklarını savunanların en büyük kazanımlarından biridir aslında. Cinsel yönelimi yüzünden Ersoy'un 12 Eylül darbesinden sonra sekiz yıl sahneye çıkması yasaklandı yahu! Ersoy, 12 Eylül darbesine direndi, geri adım atmadı. Ersoy; Amerika'da, Avrupa'da yaşasaydı romanlara, filmlere konu olurdu.
İbrahim Erkal'a Bülent Ersoy'a ya da başka bir sanatçıya sırf Erdoğan'ın iftar yemeğine katıldı diye hakaret etmek, onları linç etmek sözde muhaliflerin ikiyüzlülüğüdür. En küçük tartışmada bile kendinden olmayanı dışlıyorlar, 'Bizden değilse, vurun kahpeye' diyorlar! Erdoğan'ın olumlu bir hareketinden bahsedilmesine bile tahammülleri yok, anında yandaş ilan ediyorlar. Bir de bunlar sanatçılardan ilkeli duruş bekliyorlar. Ey sözde muhalif, sözde demokrat; nasıl bir yaman çelişkidir bu, önce sen ilkeli ol! Demokrasiyi sadece kendine isteme, senin gibi düşünmeyenleri dışlama! İki dakika delikanlı ol ciğerimi ye!