Ankara'daki sünnet düğünüm çok matraktır. Bisikletimi halam almıştı. Başımda kürem, pergel takımı, gece ailenin gençleri tvist yaptılar. Ben sargılar içinde 'Bu ne ya' demiştim. Küçüklüğümden beri 'kesicez de kesicez, pilavını yapıcaz.' Yani çocuk doğduğunda bu iş yapılmalı. Sonraları devamlı hadım edilme korkusuyla bir sürü yıl geçiyor.
Soyadı alırken iple uğraşanın adı ipçi oluyor. Biz de en sona kalmışız, Alanson olmuşuz. Hayatımız boyunca Yahudi, Ermeni denildi. Umreye giderim, her gün helalleşmeye insanlar gelir. "Abi biz senin böyle olduğunu bilmiyorduk" falan filan...