Show TV'deki İçerde dizisinin son ve en heyecanlı sahnesi...
'Kebapçı Celal', 'Sarp' ve 'Mert' ile beraber ezeli düşmanı 'Kudret'i kıstırmış. 'Celal', silahını 'Kudret'e doğrultmuş, öldürmesi an meselesi. Kanal, reklama çıkıyor. Tam 15 dakika reklam izliyoruz. Sonra tekrar aynı sahneye dönülüyor.
'Celal', silahını doğrultmuş, "Söyle bakalım şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?" diyor. Pat, yeniden reklam.
Bir 15 dakika daha reklam eziyeti.
Dönüşte sahne başa sarılıyor.
'Celal', "Söyle bakalım şimdi seni benim elimden kim kurtaracak?" diyor. O sırada bölüm kesiliyor. Ekrana 'Yeni bölümün ilk sahnesi' yani fragman geliyor. Onu da bekliyoruz.
Dönüşte 'Celal'i yine elinde silahıyla beklerken görüyoruz.
Ekranda '31. bölümün sonu' yazıyor ve kapanış jeneriği akmaya başlıyor. Tamamına ermeyen bir sahne için ekran başında tam 31 dakika boşuna beklemenin siniri, aptal yerine konulmanın kızgınlığıyla ağzımızdan dökülecek küfürleri yutmaya çalışıyoruz...
İzleyiciyi böylesine enayi yerine koyan bir uygulamaya dünyanın hiçbir yerinde rastlayamazsınız.
Neden? Çünkü orada insana saygı vardır. Orada kimse ekmek teknesine tükürmez, velinimetini yok saymaz. Orada kurum ve kuruluşların adı konulmuş ya da konulmamış kuralları vardır. Kimse böyle bir adaletsizliğe soyunamaz. Bir de... Orada reklam gelirlerinden hisse alan 'sözde' denetim kuruluşları yoktur. Şimdi kimse bana tutup da 'Televizyona para mı ödüyorsun kardeşim? İster izle, ister izleme' demesin. Para ödemiyoruz ama daha değerli bir şey veriyoruz: Zamanımızı! Biz izlemesek, o kadar kuşak reklamı nasıl alacaksınız?
Olmaz ya; bu hafta, İçerde izleyicilerinin tamamının Show TV'yi protesto etmek için diziyi izlemediğini, reytingin çakıldığını varsayın. Bir daha böyle bir uygulamaya cüret edebilirler mi?
Ama böyle bir sivil örgütlenme, böylesine bir sosyal tepki olmayacağını bildikleri için diledikleri gibi at koşturuyorlar. Yazık!..