Erzurum'da 28 yaşında dul kalınca, erkeklerin tacizinden kurtulmak için saçlarını kısa kestirip erkek kıyafetleri giyen Sona Polat'ın, geçtiğimiz yıl 79 yaşında öldüğü ve kadın olarak toprağa verildiği ortaya çıkmış...
Sona Dede'yi çocukluğundan itibaren tanıdığını belirten Veyisefendi Mahallesi Muhtarı Arap Peker, "Hep erkek kıyafeti ile gezerdi. Kasket örterdi.
Tip olarak da erkeğe benzerdi.
At arabası koştururdu. Uzun bir süre arabacılık yaparak geçimini sağlıyordu.
Kadın olarak erkek gibi yaşadı ve öldü..." demiş.
AMSTERDAM'DA YAŞASAYDI
Bu haber için klasik yorum şu olabilir: Dul kadın bizim sefil erkeklerin iştahını daha da kabartır... Erkeklerin tacizinden korunmak için kadınlığını yaşayamadan ölmek!
Türkiye'de kadın olmak bu olsa gerek!
Bir insan sırf tacizden kurtulmak için cinsel kimliğine veda eder mi?
Olabilir...
Peki ya Sona Polat gerçekten erkek gibi gömülmek istediyse? Muhtar Arap Amca ve diğer yakınları Sona Polat'ı hep yanlış anladıysa?
Belki de Sona Polat cinsel kimliğini erkek olarak yaşamak istediği için evliliği yürümedi.
Aslında bu olasılıklar da başka bir toplumsal baskının, cinsel ayrımcılığın trajedisidir.
Sona Polat; Erzurum yerine Amsterdam da yaşasaydı belki de daha farklı bir hayatı olacaktı.
Her neyse daha bir sürü tahminde bulunmak mümkün. Ancak şurası gerçek; Sona Dede'nin yaşam öyküsünden müthiş bir film çıkar. Hatta bu film, Felicity Huffman'ın başrolünü oynadığı 'Transamerica'nın acıklı bir Türk versiyonu olabilir.