Son günlerin en tartışılan programlarından biri de
TRT 1'de hafta içi her gün yayınlanan
"Bir Zahmet" adlı ödüllü şaka programı...
Gökhan Yıkılkan'ın sunduğu programda sıradan vatandaşlardan bazı isteklerde bulunuluyor. Onlar bu talepleri yerine getirdikleri ölçüde para kazanıyorlar. Öyle ki bir kaç dakika içinde ödül miktarı 7-10 bin liraya kadar çıkabiliyor. (Bu haliyle ekranların en kısa sürede en çok kazandıran programı. TRT'deki şu paraya bakın hele!) Tabii bu görüntülerin gizli bir kamera ile tespit edildiğini söylememe bilmem gerek var mı... Geçen hafta sunucu ve bir arkadaşı,
"format gereği" (!) sokaktaki genci dövmekle tehdit edince, medyada
"ipin ucu kaçtı" türünden yorumlar yer aldı. Programın yapımcısı
Alper Mestçi de (Kendisi, televizyon sektörüne ağır eleştiriler getiren Kanal(i)zasyon filminin yönetmenidir)
"Alan razı, satan razı. Şakaya uğrayıp para kazananlar hallerinden memnun. Bizim programı eleştirenler, önce sabah programlarına bir baksınlar" türünden bir açıklamada bulundu. Son programdaki kurban ise sahilde dolaşan yaşlı bir amcaydı.
Yıkılkan, yanına aldığı mini şortlu, sarışın afeti tartaklayıp, duruyordu. Sonra kızı zorla adamın koluna takıp,
"Al biraz da sen dolaştır" dedi. Sonra adamdan, sevgilisine eliyle ayran içirmesini istedi. Zavallı amca, utana sıkıla istenenleri yerine getirmeye çalıştı. Nihayet,
Yıkılkan, kızı adama bırakıp,
"Al artık bu kız senin olsun" deyince, ipler koptu... Programın
"TRT ölçülerini" zorladığı ayan beyan ortada. Ama her ne hikmetse medyada hep
"en kötü" örnekler cımbızlanıyor. Oysa programın
"yardımlaşma duygusu, özveri, hayır işlemek" gibi giderek közlenen duyguların altını eşelediğini kimse görmüyor, görmek istemiyor. Örneğin, geçen hafta izlediğim bölümlerden birinde; sunucu
Yıkılkan bu kez zeka engelli biri olarak tek başına oyun parkındaydı. Oradan geçmekte olan orta yaşlı bir hanımefendiye sardı. Kadıncağız, işini gücünü bırakıp, dakikalar boyunca bu engelli genci eğlendirmeye, onun isteklerini yerine getirmeye, yardımcı olmaya çalıştı. Demem o ki; arada bir bardağın dolu tarafını görmeye de ihtiyacımız var...