Werder Bremen'de forma giyen Nuri Şahin, iki günlük workshop'u My Master Game Plan için İstanbul'a geldi. Katılımcılarla tecrübelerini ve planlarını paylaşan ünlü futbolcu, GÜNAYDIN'a konuştu...
My Master Game Plan workshop'umda; hayallerimi, yapmak istediklerimi, bugüne kadar neleri neden yaptığımı anlattım. İlham kaynağı olmaya geldim. Workshop'un ana noktası; Türk sporuyla ilgili hayallerimi gerçekleştirmek için neler yaptığımı ve nasıl faydalı olabileceğimi paylaşmak...
Nuri Şahin Akademi'yi ilk kurduğumda, 'Nuri Şahin Türkiye'de futbol akademisi açıyor' şeklinde algılanmış olabilir. Sahaya inip çocuklara nasıl şut atılacağını, nasıl pas verileceğini öğreteceğimi düşünmüştür herkes. O işin en kolay kısmı. Ama bizim ilk amacımız; büyüklere, küçüklerimize nasıl örnek olabileceklerini göstermek. Ondan sonra sahaya ineceğiz.
AMACIMIZ ONLARI HAYATA HAZIRLAMAK
Akademi, beni çok heyecanlandıran bir proje çünkü çocuklarla ilgili. Ekip olarak düşüncemiz, ilk olarak büyüklere ne yapmak istediğimizi anlatmak... Biz çocuklara 10-15 gün eğitim verip top oynatırız, sıkıntı yok. Ama sonra ailelerine, hocalarına, okullarına gidecekler. O yüzden Akademi'de ilk olarak büyüklerle başlayıp, sonra çocuklarımızla çalışmayı istiyoruz. Amacımız, onları hayata hazırlamak. Yüzde 1'lik bile bir katkımız olursa, büyük bir şey başarmış oluruz. Başlangıcı burada yaptık. Umarım bir gün ben çekildiğimde, evlatlarımın adıyla bu akademi sürer.
ETİYOPYA, İNANILMAZ BİR DENEYİMDİ
Genç futbolcular bana soruyor, 'Milli takımda Türkiye'yi mi, Almanya'yı mı seçelim?' diye. Bir oyuncunun, 'Alman Milli Takımı'nı deneyeyim, olmazsa Türkiye'yi seçerim' gibi bir düşüncesi varsa, hiç seçmesin. Bunu ailelere de söylüyorum. Türk babalarımız, hep 'Bir bakalım Almanya olacak mı?' derler. Federasyondan beni arayıp çocuklarla konuşmamı istediklerinde, çocuk bana 'Abi önce bir Almanya'ya bakayım' derse, hiç uğraşma derim. Demek ki, kalbinde ay-yıldız yok.
Su kuyuları açtırmak için Etiyopya'ya gitmek, benim için inanılmaz bir deneyimdi. Elimde imkan olduğu sürece her zaman yardım etmek isterim. Evlatlarımın da bunu devam ettirmesi, en büyük hayalim.
Ülkemi çok seviyorum fakat hoş görünmek için bunu anlatayım gibi düşünmem. Sevmem zaten normal bir şey. Almanya'da Almanlar'la konuştuğum zaman bana 'Sen bizim gibisin' diyorlar. Türkler'le konuştuğumda ise 'Sen Türk'ten daha Türk'sün' diyorlar. Şirin görünmek için Almanlar'a ya da Türkler'e farklı konuşmam. Hangi ortamda olursa olsun, ülkemi hep savunurum. Ülkem hakkında kötü konuşulmasına izin vermem. O yönden Türk'ten daha Türk'ümdür.
Avrupa'dan bakınca; görünüşümüz gayet olumlu ama sporda hatalarımız da var. Türkiye'yi cici göstereyim derdinde olmadım hiç ama gayet olumlu bir durum var.
AİLEMLE BİR VAKIF KURUP TORUNLARIMA BIRAKACAĞIM
Türk sporuna büyük katkılar sağlamak isterim ama 'Gelip Türk futbolunu kurtarayım' gibi bir düşüncem yok. Bunu tek başına yapmak zaten imkansız. Ama iyi bir ekip ve iyi bir takımla, çok güzel şeyler yapabileceğimize eminim. Hocalık dönemi, futbolculuktan daha uzun. Türkiye'de bir takım çalıştırabilirim elbette. Tecrübelerim ve bilgimle, Türk sporuna nasıl katkı sağlarım diye düşünüyorum.
KASABA TAKIMININ HOCASIYIM
Futbolu bıraktıktan sonra ne yapacağıma henüz karar vermedim. Futbolun içinde kalmak istiyorum. Ailemle birlikte bir vakıf kurmak ve bunu çocuklarıma, torunlarıma miras bırakmak, çok istediğim bir şey. Buna yoğunlaşacağım. Şu anda hocalık da yapıyorum. Almanya'da doğup büyüdüğüm kasabanın takımını çalıştırıyorum. Dokuzuncu ligden başladık, beşinci lige çıktık.
Birkaç yıl daha oynamayı planlıyorum. Futbolu ne zaman bırakacağımı kendim belirlemek istiyorum. Sakatlandı veya iyi oynamıyor diye bıraktı gibi olmasın. Ben ne zaman istersem; çantamı, ayakkabılarımı bırakıp gitmek istiyorum.
POTANSİYELİN FARKINDAYIM
Bir Alman ortamında, Türkler olsa bile Türkçe konuşmam. Alman takımına hocalık yapıyorum, yardımcım Türk, birkaç Türk oyuncum var ama soyunma odasında Türkçe konuşmam. Alman kulübünde çalışıyorsan, Almanca konuşmalısın.
İleride hocalık yaparsam ve yabancı bir oyuncu transfer edersem, onun Türkçe öğrenmesini ya da en azından gayret göstermesini şart koşarım. O zaman sahada daha faydalı olacaktır. Örf ve adetlerimize ayak uydurursa, farklı bağlar kurar. Fenerbahçe'nin 2007-08'de yabancılarla Türkler'in kaynaşmasını düşünün. Aurelio, Alex, Lugano varken, inanılmaz bir kimya yakaladılar. Bu da sahaya yansıdı.
Geleceğimizden çok umutluyum. Ülkemizin spordaki potansiyelinin farkındayım ama bunu doğru kullanmıyoruz. Bu bir ekip çalışması. Büyük tecrübeye sahibim ve benim gibi oyuncularla birlikte Türk futbolunu daha iyi yerlere getirebileceğimize adım kadar eminim.
YETENEK SORUNUMUZ KESİNLİKLE YOK
Türkiye'de yetenek sorunu olduğunu düşünmüyorum. Bizim sporumuzda yapboz sistemi var. Yeni biri geldiği zaman, her şeyi silip yeniden başlıyor, bu da zaman alıyor. Kulüplerde insanlar değişse bile sistem kalmalı. Mesela futbolda, yeni bir yönetim ve yeni bir teknik direktör geliyor, her şeye sıfırdan başlıyor. Bu doğru bir şey değil. Aslında spor kulüplerimiz, federasyonlarımız kuvvetli bir zemine sahip ama her seferinde yıkıp yeniden ve yeniden yapıyoruz. Bu büyük bir sıkıntı bence.
HAYAL BİLE EDEMEYECEĞİM KADAR GÜZEL BİR HAYATIM VAR
Futbol sayesinde çok büyük paralar kazandık, kazanıyoruz. Bunu inkar etmek çok yanlış olur. Hiçbir zaman hayal edemeyeceğim kadar güzel ve rahat bir hayatım var. Bir yandan da muhtaç durumda o kadar çok insan var ki... Onlara yardım etmek, bizim en büyük görevimiz bence. Ben iki çocuk büyütüyorum, onlara iyi örnek olmak için bunu yapmalıyız. Ben ve eşim için; futboldan, akademiden, profesyonellikten daha önemlisi, bizim kadar şanslı olmayanlara yardım etmek.
YARDIMSEVERLİKTE EN ÖNDE GELEN ÜLKELERDEN BİRİYİZ
Türkiye de Afrika ve dünyanın diğer bölgelerine pek çok yardımda bulunuyor. Türkiye'nin bu konuda en önde gelen ülkelerden biri olduğunu düşünüyorum. Yurt dışına çıktığınızda, Türkler'in ne kadar yardımsever olduğunu, tüm dünyaya yardım ettiğini duyarsınız. Geçen yıl Amerika'dayken, bir Ortadoğu ülkesinden gelen Müslüman bir taksi şoförü, Türk olduğumu duyunca, Türkiye'nin onlara ne kadar yardım ettiğini, ne kadar memnun olduklarını söyledi. "Siz ne kadar iyi insanlarsınız, bizim ülkemize çok yardım ettiniz" dedi. Bu benim için büyük bir gurur kaynağı.