Prof. Dr. M. Cem Algın yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi: "Meme kanserinde erken teşhisin önemi ve meme kanserinin farkındalığının vurgulanması amacıyla tüm dünyada Ekim ayı "Meme Kanserleri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı" olarak belirlenmiştir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığınca çeşitli faaliyetler düzenlenmektedir. Erken tanının önemini vurgulamak amacıyla, 15 Ekim "Dünya Meme Sağlığı Günü" olarak kabul edilmiş ve 26 Ekim meme kanserini sembolize eden "Pembe Kurdele Takma Günü" olarak belirlenmiştir.
Meme kanseri, Türkiye için önemli bir halk sağlığı sorunu olup, kadınlarda en sık rastlanan kanserdir. Dünyada her yıl 2 milyon, Türkiye'de ise 25 bin kadına meme kanseri tanısı konmaktadır."
Prof Cem Algın sözlerine devamla: "Tüm kanserlerde olduğu gibi sebze ve meyveden zengin, uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sağlıklı beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı kiloda olma, sigara ve alkol kullanımından uzak durma ile meme kanseri riski azaltılabilmektedir. Emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair çok sayıda çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl süreyle emzirmeleri önerilmektedir.
Meme kanserinde yaşam şekliyle ilişkili, değiştirilebilir risk faktörleri arasında obez olmak, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, hiç doğum yapmamış ya da ilk doğumunu 30 yaşından sonra yapmış olmak, doğum kontrol hapı kullanmak, menopoz sonrası hormon tedavisi almak, alkol kullanmak yer almaktadır.
Meme kanserini erken evrede yakalayabilmek için, etkinliği kanıtlanmış tarama yöntemleri kullanılmaktadır. Tarama yapılan ve anormal sonuç saptanan hastaların, ileri inceleme sonuçlarına göre, gerekli tedavileri yapılmaktadır. Meme kanserinden ölümlerin azalması sadece taramayla değil, taramanın uygun tedaviyle birleştirilmesiyle sağlanabilmektedir.
Meme kanserinde ideal yöntem iki yılda bir uygulanacak mamografi ile taramadır. Tarama sırasında her iki meme için de ikişer poz film çekilmektedir. Mamografinin etkinliğini arttırmak amacıyla taramaya katılan her kadına klinik meme muayenesi de yapılmalıdır. Ayrıca toplumda farkındalık yaratmak amacıyla 20 yaşından sonra her kadına kendi kendine meme muayenesi yapmaları için danışmanlık hizmeti verilmektedir.
Meme kanseri taramaları Aile Sağlığı Merkezleri ve Toplum Sağlığı Merkezleri bünyesindeki Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) tarafından yürütülmektedir. Tarama yaş aralığındaki kadınlar davet edilerek meme kanseri ve mamografi çekimi konusunda gerekli bilgilendirme yapılmakta, mamografi çekim merkezlerine yönlendirilmekte, çekim yapılarak filmler ilgili uzmanlarca raporlanmaktadır.Mamografi raporunun normal gelmesi durumunda kişi bilgilendirilir. Kişiye, 2 yıl sonra tekrar meme kanseri taraması yaptırması söylenir.
Mamografi raporunda bir patoloji olduğunun raporlandığında kişimemenin daha ayrıntılı bir şekilde muayene edilmesi ve gerekirse biyopsi yapılması için Genel Cerrahi uzmanlarına yönlendirilir. Meme kanseri teşhisi konulan vakaların tedavisinde kanserin evresine göre cerrahi, ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç tedavisi (kemoterapi) gibi farklı tedavi seçenekleri uygulanmaktadır.
Meme kanserinin tedavisindeki başarı şansı, kanserin ne kadar erken evrede yakalandığı ile doğrudan ilişkilidir. Kanser erken evrede saptanıldığında 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 96 seviyelerine çıkabilmektedir. Meme kanseri tedavisinin en önemli bölümünü cerrahi tedavi oluşturmaktadır. Cerrahi tedavinin amacı, tümörün tamamının vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Cerrahi dışındaki tedavi yöntemleri tümörün tekrarlamasını veya başka organlara yayılmasını önlemeye yöneliktir. Cerrahi tedavide temel olarak 3 ameliyat şekli bulunmaktadır. Bunlardan Mastektomi ameliyatlarında tümörle birlikte memenin tamamının alınır, aynı seansta veya geç dönemde hastaya silikon protez veya kendi dokularıyla yeni meme yapılır. Cilt Koruyucu Mastektomi ameliyatı, meme dokusunun tamamının çıkarılmasının gerektiği ancak meme derisinin korunabileceği durumlarda tercih edilen bir yöntemdir. Çıkarılan meme dokusunun yerine, derinin içine silikon protez yerleştirilerek kozmetik görünüm sağlanır.
Meme Koruyucu ameliyat ise; sadece tümörün, etrafındaki bir miktar normal meme dokusu ile birlikte çıkarıldığı ameliyat yöntemidir. Bu ameliyatın iki amacı vardır; birincisi, memenin yerinde bırakılarak kozmetik görünümün bozulmaması; ikincisi, hastanın bedensel ve ruhsal açıdan en az seviyede etkilenmesini sağlamaktır. Ameliyat sonrasında 5-7 hafta süren radyoterapi uygulanabilmektedir." şeklinde konuştu