Yazar Selim İleri, Zeytinburnu Belediyesinin düzenlediği "Bir Hayat Bir Hikaye" adlı söyleşide okuyucularıyla buluştu. 80 civarında kitabı yayınlanan ve film senaryolarına imza atan İleri, söyleşide televizyon dizisinden nasıl para kazandığını aktardı. Yakın arkadaşı Necef Uğurlu'nun 'Şen Dullar' dizisindeki rol teklifini 'ayıp olmasın' diye kabul ettiğini belirten İleri, hikayenin devamını şöyle aktardı:
"Star televizyonu yeni kurulmuştu, bir gün Necef Uğurlu bana telefon etti, 'Şen Dullar' diye bir dizi var, çok kısa bir yazar rolü var, beş dakikalık bir şey, oynar mısın? Konuşma falan da yok, sadece kitap imzalayacaksın' dedi. Kaç yıllık arkadaşım, ayıp olmasın diye 'tamam' dedim, gittim. Öyle olmadı tabii çekim saatlerce uzadı. Bütün günüm ziyan oldu ama bitti nihayet. Maddi açıdan çok zor bir dönemim idi, günün sonunda prodüksiyon amiri bana bir zarf verdi. Otobüse bindiğimde bir de baktım, içinde bütün ay boyunca kazandığım paradan daha fazla bir para çıktı. Pek memnun kaldım itiraf edeyim. Eve döndüm, Necef aradı, 'Yormuşlar seni' dedi, 'Katiyen, hoş bir gündü' dedim. 'Devam etmek ister misin?' dedi, 'Ederim' dedim. Şu an oturduğum evi bile o diziden kazandığım parayla aldım."
İKİ TÜRLÜ YAZARLIK VAR: HAYATTAN ÇIKAN VE ENTELEKTÜEL ÇİZGİDEN GELEN YAZARLAR
Yazdığı eserlerde otobiyografik ve yaşamdan gelen özelliklerin ağır bastığını anlatan İleri, şunları söyledi: "Özellikle ilk hikaye kitabım olan Cumartesi Yalnızlığını oluşturan hikayeleri aradan 50 yıl geçtikten sonra, bugün dahi baktığımda hangi yazarların etkisinde kalmışım ya da hayatımdan, çevremden neler metne aksetmiş, nelerden esinlenerek yazmaya çalışmışım, daha uzaktan bir bakışla saptayabiliyorum."
İki türlü yazarlık olduğuna inandığını belirten İleri, "Bu yazarlık türlerinden birincisi, doğrudan doğruya hayattan çıkan yazarlar. Yani yaşadıklarını, sonradan eserlerine dökmüş yazarlar. Mesela 19'uncu yüzyıl sonlarının bir yazarı olan Joseph Conrad önemli bir denizci ve eserlerini deniz çevresinde odaklamış. Bir de entelektüel çizgiden, edebiyat birikiminden gelen yazarlar var. Okuduklarından esinlenerek, biriktirdiklerini daha başka bir şekilde yazıya yeniden geçiren yazarlar. Ben de galiba bu ikisinin ortası olan bir şey oldu" diye konuştu.
Çocukluk yaşlarında okuduğu kitaplardan etkilenerek yazma isteği duyduğunu, yazarlığını besleyen şeyin ise hayat olduğunu dile getiren Selim İleri, yazarlığının yanı sıra sinema ve televizyon filmlerinde de oyunculuk yaptığını belirtti.
SİNEMA BENDE SADECE BİR KIRIKLIK OLARAK KALMIŞTIR
İlk gençlik yıllarının Türk filmlerini izleyerek geçtiğini, sinemanın ise kendisinde bir tutku olduğunu, bu nedenle sinema ortamlarında bulunmaktan hoşnut olduğunu aktaran İleri, sözlerini şöyle tamamladı: "Yazdığım senaryolar arasında birkaçını ancak 'Benim senaryom' diye benimseyebilirim. Hemen hepsinde değişiklik var. O andaki şarkılara uymak adına filmin sonunu bile değiştirecek değişiklikler yapıldı. Geriye baktığım vakit, üç beş film dışında sinema bende sadece bir kırıklık olarak kalmıştır. Filmografimde verilen 20 senaryonun da bir ikisini hiç bilmiyorum, benimle ilgisi yok. Bazıları da benim adım olmasına rağmen müşterek yazılmış ve çekimlerde büyük değişikliklere uğramış filmler. İmzam kaldı. Ekranda seyrettiğim vakit 'İyi ki bunu yazmışım, iyi ki filme alınmış' dediğim üç-beş film var. Tiyatroda da aynı şey oldu. Üçü sahnelendi, biri sahnelenmedi, onları da seyrederken hep yabancı gibi seyrettim."