Erhan Yazıcıoğlu'ndan boşalan görevi devralan Uygur, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde düzenlenen basın toplantısında sanat yönetmenliği görevinden gurur duyduğunu ifade ederek, "102 yılı aşmış bir kurumun, hali hazırda değerli sanatçılarıyla aynı çatı altında olmak, müthiş gurur verici bir şey. Çok heyecanlıyım. İleriye dönük çok güzel plan, program ve projelerim var" diye konuştu.
Genel Sanat Yönetmeni Uygur, henüz kendi ekibini kurmadığını ve bunun için de zamana ihtiyacı olduğunu dile getirerek, "Alışma süreci geçireceğim bir müddet. Çok inançlı, istekli, heyecanlıyım. Bu şerefli ve zor görevin altından da kalkacağıma inanıyorum. Allah utandırmasın. Çok değerli bir ekibim var. Oyuncu kadrosunu zaten söylemeye ihtiyaç yok. Göreceğiz. Ben çok istekli ve mutluyum" ifadelerini kullandı.
Sezonda devam eden bir repertuvar olduğunu ve birbirinden değerli oyunlar oynandığını belirten Uygur, "102 yıldan bu yana, büyük tiyatro adamı Muhsin Ertuğrul'un çizmiş olduğu müthiş bir yol haritası var. Tabii ki o sanat yol haritasının aslına sadık kalınacaktır. Bu zamana kadar Batı tiyatrosundan, dünya tiyatrosundan şahane oyunlar oynanmıştır. Bu sezon da oynanıyordur. Önümüzdeki sezonlar da oynanacaktır" dedi.
"ÖZEL TİYATROLARLA ŞEHİR TİYATROLARI ARASINDA ALIŞVERİŞ HER ZAMAN OLMUŞTUR"
Süha Uygur, Şehir Tiyatrolarıyla, özel tiyatrolar arasında oyuncu alışverişine de değinerek şunları aktardı:
"Benim kendi tiyatromda, 'Patron Çıldırdı' isimli, babamın bir oyununu sahneye koyuyoruz. Kadromuzda Sezai Aydın gibi, Şehir Tiyatrosunun efsanevi bir oyuncusu var. Alev Oraloğlu gibi bir tiyatro oyuncusu var. Zaten özel tiyatrolarla Şehir Tiyatroları arasında alışveriş her zaman olmuştur ve olması da harika bir durumdur. Olmaya da devam edecektir. Bu konuda hiçbir problem yok. Belki daha çok çoğaltmak gerekecektir. Çünkü Şehir Tiyatrolarında her sezon bazı arkadaşlarımız oyunlarda görev alamayabiliyor. O arkadaşlarımız, böyle bir talep geldiği zaman, oyunlarda oynamak isterlerse, hiç bu konuda sıkıntı olmayacaktır. Bence o et tırnak durumu yaratılması, çok doğru bir hamle olacaktır."
Şehir Tiyatroları sahnelerinin özel tiyatrolara açılabileceğine de işaret eden Uygur, Şehir Tiyatroları geçmişinde buna benzer organizasyonlar olduğunu ve bundan sonra da olacağını söyledi.
Genel Sanat Yönetmeni Uygur, planlanması gereken çok şey olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Muhsin Ertuğrul'un çizdiği yol haritasından, asla ve asla sapma olmayacak. Şehir Tiyatrolarının bir geleneği var ve hepimiz bu geleneğe saygı duymak zorundayız ve duyuyoruz da zaten. Rahmetli babamın söylediği bir laf vardır. Derdi ki, Şehir Tiyatroları ve Devlet Tiyatroları ülkemizin gururudur ve biz özel tiyatrolar ve meslektaşlar olarak, bu iki kuruma her zaman saygı göstermeli ve sahip çıkmalıyız. Ben de aynı şeyin hep arkasında oldum ve olacağım. Bunun dışında bir şey olması zaten mümkün değil."
"NEDEN BİZİM HER HANGİ BİR OYUNUMUZ DIŞARIDA OYNAMASIN?"
Geleneksel Türk tiyatrosunun önemine dikkati çeken ve babası Nejat Uygur için hayatı boyunca vazgeçilmez bir unsur olduğuna vurgu yapan Uygur, "Geleneksel Türk tiyatrosu bizim tarihimiz, kökenimiz. Bütün dünyadaki tiyatrolar kendi geçmişlerine sahip çıkıyor. Neden bizim her hangi bir oyunumuz dışarıda oynamasın? Mesela neden Fehim Paşa Konağı'nı İtalyanlar oynamasın ya da Şekerpare'yi yabancılar oynamasın? Ben bunun üzüntüsünü çocukluğumdan beri yaşamışımdır. Bu konuda çalışmalar yapmak istiyorum. Nasıl biz onların oyununu oynuyorsak, onlar da bizim oyunlarımızı oynasınlar. Çünkü geleneksel Türk tiyatrosunun tadı, o lezzet başka bir lezzet" ifadelerine yer verdi.
Süha Uygur, hali hazırdaki oyunlardan bir çoğunda geleneksel Türk tiyatrosu tadının bulunduğunu kaydederek, şöyle konuştu:
"Bence Zihni (Göktay) hocanın oynadığı oyunlarda, o tadı hep bulursunuz. Şehir Tiyatrolarının geçmişi bu oyunlara çok uzak değil. Mesela Kanlı Nigar. Şimdi, Fehim Paşa Konağı'nı izleyeceğiz. Göreceksiniz ki o geleneksel Türk tiyatrosundan inanılmaz tatlar var. Şekerpare'de de başka oyunlarda da öyle. Şehir Tiyatroları halkın tiyatrosu olduğu için, çok uzak değil bu tarza. Ben bunu biraz daha zenginleştirmek isteyeceğim. Tabii ki bu benim tek başına benim vereceğim bir karar olmayacaktır. Sanat kurulundaki arkadaşlarımla bunları saptayacağız ve çok büyük katkı sağlayacağına da inanıyorum."
Tiyatro seyircisinin çeşitliliğine işaret eden Uygur, "Gerçekten herkes, her tarzı izlemeyebiliyor. Böyle bir hakkı var. O açıdan, geniş yelpazedeki her tiyatro seyircisinin sevebileceği oyunlar yapmamız gerektiğine inanıyorum. Özel tiyatrolar için de kurum tiyatroları için de (bu) geçerli. Tek amacı bu tarz olan tiyatrolara sonsuz saygı duyuyorum. Ama bizim böyle zengin bir avantajımız var. Bu avantajı da tiyatro izleyicisine geçirmemiz gerektiğine inanıyorum, çok değerli oyunlar, müzikaller, müzikli oyunlar, eğlenceli oyunlarla. Diğer oyunlarımızla birlikte, bunları da her sene repertuvara bir-iki tane katıp, devam etmek istiyorum" açıklamasında bulundu.
SÜHA UYGUR
Süha Uygur 1 Ocak 1958'de Adana'da doğdu. 1980'de Necla-Nejat Uygur Tiyatrosu Tiyatro Müdürlüğü görevine getirilen Uygur, 1992'ye kadar bu göreve devam etti.
Nejat Uygur'un sergilediği bazı oyunlarda oyunculuk, yönetmen yardımcılığı ve yönetmenlik yapan sanatçı, 1993'te kardeşleri Süheyl ve Behzat Uygur ile "Genç Uygurlar Tiyatrosu"nu oluşturdu. 2001'de Uygur Sanat oluşumunu kuran Süha Uygur, babası Nejat Uygur'un hastalandığı 2006 yılına kadar bu oluşumu sürdürdü.
"Boynuz Kulağı Geçer", "Tele Köle", "Üç Salakşörler" isimli oyunları sahnelenen sanatçı, 2009'da Uygur Çocuk Tiyatrosu'nu kurdu. Uygur, "Bu Dünya Hepimizin", "Küçük Kız ve Yıldızlar", "Güneşe Yolculuk", "İyilik Ağacı", "Kırmızı Pabuçlar", "Mıknatıs Çocuk", "Çocuk Ülkesi" ve "Pamuk Prenses Mikroplar Ülkesinde" oyunlarının genel sanat yönetmenliğini yaptı.
Sanatçı, halen sahnelenmekte olan "Kapıdaki Düşman" isimli oyunun genel sanat yönetmenliğini yaptı.