İki kolu olmayan 1987 doğumlu Iğdırlı ressam Yusuf Akgün, 6 yaşında yüksek gerilim direğine çıkma sonucu iki kolunu kaybettiğini ve daha sonra sosyal hizmetlerde 20 yıllık bir geçmişi olduğunu anlattı. Ailesiyle hala görüştüğünü söyleyen Akgün, "Hayatımı inandığım yolda ilerlettim. Yurtla beraber kendimi iş alanımda geliştirdim, spor alanında geliştirdim, üniversiteyi bitirdim, evlendim" dedi.
"AĞZIMLA TUTTUĞUM KALEMLE DEVAM ETTİKÇE , ENGELİMİN DAHA ÇOK AZALDIĞINI SAYGINLIK KAZANDIĞIMI FARK ETTİM"
"Resim yapmaya yurtlarda başladım" diyen Akgün, şöyle konuştu:
"Ailemin diğer bireylerine baktığım zaman karalama yaptıkları zaman el alışkanlığı aileden gelen bir özellik olduğumu gördüm. İlkokul ikinci sınıfta öğretmenimin test kağıdı dağıtırken dalgınlıkla benimde önüme bir test kağıdı koyması ve benimde kalemi ağzımla tutup karalamam öğretmenimin şaşkınlığı, arkadaşlarımın şaşkınlığı bana orada engellime karşı kullanabileceğim bir şey bu şansı gösterdi. Meraklıydım çizgi romanlara, çizimlere, fantastik karakterlere meraklıydım. Bunları bir şekilde yapmaya çalışırdım. Geliştirmeye devam ettim. Ağzımla tuttuğum kalemle devam ettikçe çevremdeki şaşkınlığın daha çok arttığını engelimin daha çok azaldığını saygınlık kazandığımı fark ettim. 11-12 yaşında çizgimiz yavaş yavaş kazanmaya başladım. İlkokul ortaokul öğretmenlerimin teşviki üzerine hayal gücümü kullanmaya başladım. Liseler arası ortaokullar arası bölge okul bazındaki resim yarışmalarına katıldım, dereceler kazandım. Bu beni daha çok teşvik etti. Daha sonra geniş kapsamda profesyonelliğe doğru gidebilecek kapsamda çalışmalara başladım. Güzel sanatlara niyetlendim. Özel bir üniversitede burslu olarak başladım. Moda tekstil ve tekstil mühendisliğini okudum. Sergiler açtım."
ENGELLİ ÖĞRENCİLERE KURS VERİYOR
Gönüllü olarak öğrencilere, özellikle engelli öğrencilere engel durumunu tespit edip, kendi aştığı tekniği onlara da aşılamaya çalıştığını ifade eden Akgün, "Kurs gönüllü oluyor. Kişi beni ya evine davet eder orada çalışırız ya da gelir benim evimde orada çalışırız. Bu yer yer başka özel kurslar verip oradan gelen gelirleri de bu arkadaşlara yönlendiriyorum" diye konuştu.
"BEN RESİMLE SINIRLI KALMADIM. YÜZME, KİCK BOKS TARZI SAVUNMA SPORLARI, ATLETİZMLE TÜRKİYE'Yİ 12 ÜLKEDE TEMSİL ETTİM"
Zorlukların mutlaka olduğunu kaydeden Akgün, "Kollarınızı kaybettiğinizde hiçbir şey yapamadığınızı düşünün çocuk yaşta bağımlısınız. Hayatınızdaki en ufak hareketinizde birinin olması gerekiyor. Bu zorluklarla karşılaştım. Sosyal hizmetlere geldiğim zaman ayrı zorluk oldu. Üniversiteyi bitirdiğimde ev tuttuğumda şu düşüncem vardı 'evi tutacağım ama kapıyı nasıl açacağım' diyordum. Kaldığım öğrenci yurdunda yardım etmeye kalkıştıkları zaman izin vermezdim. 'Ben deneyim' derdim. İki üç defa anahtarı kırdım ama sonunda öğrendim. Bugün çok rahatlıkla evimin kapısını açabiliyorum. Zorlukları aşama aşama birçok alanda yaşıyorsunuz. Bu konuda sürekli deneyerek saçımı taramayı, öz bakımı yapmayı öğrendim. Resim benim için rehber oldu ama ben resimle sınırlı kalmadım. Başka alanları da denedim. Yüzme, Kick Boks tarzı savunma sporları, atletizmle Türkiye'yi 12 ülkede temsil ettim. Türkiye'ye belli dereceler getirdim. Sanatsal alanlarla daha çok aktif olmaya başladım. İletişimci arkadaşlarla kamerayı çekimi senaryoyu öğrendim. Çektikleri filmlere dahil oldum. Ne bulduysam atladım tabiri caizse" ifadelerini kullandı.
"HEDEFİM MECLİS'TE DAHA GENİŞ ALANLARA SESLENMEK"
Kendisinin de bir sanatçı adayı olduğuna inandığını belirten Yusuf Akgün, şunları kaydetti:
"Sanatçılarında bir özelliği var. Kendisi göçtükten sonra daha değerlenir. O sürece ne kadar başarılı eserler bırakıp, dünyaya farklı mesajlar verecek ne bırakabilirim. Hayalim olarak sorarsanız, bugün engellileri en iyi temsil noktası Türkiye'nin merkezinin Meclisi'dir. Bende bunu Meclis'te bir vekil olarak hem haklarını savunmak hem de farkındalıklarını arttırmak, kendilerine olan onurunu, saygısını kazandırmak, başkasına bağımlı olmadan özgür bireyler olabileceğine inandığım için bunu hedefim Meclis'te daha geniş alanlara seslenmek."
"İŞ ALANINDA ÇOK ZORLUK YAŞADIĞIMA İNANMIYORUM AMA KALIPLARLA KARŞILAŞTIM"
İş hayatındaki yaşadığı zorluklara değinen Akgün, "İş alanında çok zorluk yaşadığıma inanmıyorum ama kalıplarla karşılaştım. En büyük zorlukta buydu. Özellikle rapor almaya gittiğim zaman büyük hastanenin verdiği rapor şuydu, yüzdesini yüksek verip beni çıkarttılar. İçeriye yeniden girdim, 'bu hayatı ben yaşıyorum' dedim. Benim ceketimi katlayıp koymam onları şaşırtmıştı. Onun dışında iş hayatına girdiğimde ne yapabilirsiniz dediler; 'bilgisayar kullanabilirim' dedim. Daha sonra verilecek işlerde yapabilmeye müsaittir diye raporun altına yazıldı. Bu kalıpları kırmakta engellilerin kendini ifade etmesine bağlı bir şeydir" dedi.
"PES ETMESİNLER, MÜCADELE ETSİNLER, OLMAYACAK DİYE BİR ŞEY YOKTUR"
Dünya Engelliler Günü için mesaj veren Akgün, "Pes etmesinler, mücadele etsinler, olmayacak diye bir şey yoktur. Gerçekten çabalasınlar, denesinler en azından. Ebeveynleri de çevresinde engelli bireyi düşünüp de savunduğuna inanıyorsa onu zorluklara teşvik etmeli, yere düştüğü zaman kaldırmamalı, kendisinin kalkmasını sağlamalı. Bağımsız olabilmesi için kendi kendisi o sıkıntılarla yüzleşmeli, korkmamalı" şeklinde konuştu.