Taşçı, "Bu proje bana da çok güzel geldi. Çünkü gerçekten hem Necip Fazıl'ın hem Yahya Kemal'in çok az bilinen şiirleri besteye dönüştürülmüştü" dedi.
Türk müziğinin son yıllardaki durumu ve sanat çalışmaları hakkında AA muhabirine açıklamalarda bulunan Taşçı, Türk müziğinin çok eski bir geçmişe sahip olduğunu hatırlatarak, "Köklü bir mirasın sahibi olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Abdülkadir Meragi gibi bir isimle başlayıp, Itri'leri, İsmail Dede Efendileri, Hacı Faik Beyleri, Hacı Arif Beyleri içine alan ve onların güzel eserleriyle beslenen çok büyük bir miras. Türk müziği, hiçbir zaman ölmez veya yerini kaybetmez" ifadelerini kullandı.
"Aynı bahçenin çiçekleri"
Taşçı, Türk müziğinin çağlar içinde gelişerek değiştiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Tabii ki şekil değiştirmeler olacaktır. Zevkler, buna bağlı olarak anlayışlar, her dönemde farklı çerçeveye bürünüyor. Tarihi süreç içinde dönüp baktığınız zaman bu farklılıkları görebiliyorsunuz. Mesela 15'inci yüzyıldaki bir eserle 18'inci yüzyıldaki bir eseri kıyasladığınız zaman çok farklı şekillere büründüğünü görüyorsunuz. Günümüzde de genç besteci ve icracılarımızın ortaya çıkardığı eserler, eskiden çok daha farklı şekle bürünmüş durumda. Bunların hepsi, aynı bahçenin çiçekleridir. Buna 'gelişerek değişme' diyebiliriz. Yozlaşmayı andıran çalışmalar da olabiliyor."
"Geniş kitlelere ulaştığımızı söylememiz maalesef mümkün değil"
Aylin Şengün Taşçı, Türk müziğinin geniş kitlelere ulaşamadığının altını çizerek, "Devlet koroları var ve bir koronun müdürüyüm. Bugün geniş kitlelere ulaştığımızı söylememiz maalesef mümkün değil. Devlet koroları olsun, bakanlıkta görevli diğer sanatçılar olsun, aslında sadece konser salonlarını kullandıkları için olsa gerek, daha geniş kitlelere çok da fazla ulaşamıyorlar. Oysa televizyon gibi, sosyal medya gibi araçları biraz daha geniş kullanabilme şansımız olsa, Türk müziğini daha geniş kitlelere ulaştırma şansına sahip olabilirdik. Konser salonlarının sayısını ve kapasitesini biliyorsunuz" şeklinde konuştu.
Son yıllarda yeni besteler üretilmeye devam edildiğini ancak bu eserlerin tanıtılma imkanı bulunamadığını anlatan Taşçı, "Televizyonlar ve diğer yayın organları, eskiden müziği daha çok sahiplenirken şimdi sadece TRT'nin sahiplendiği bir olgu haline geldi. Hiç kimseyi kınamıyorum ve sorgulamıyorum ama basın organlarının ve sosyal medya dediğimiz ağın da sorumluluk çerçevesinde hareket etmesi bazı şeyleri daha değiştirebilir" görüşünü ifade etti.
"Türkiye'de 4 binin üzerinde musiki cemiyeti var"
Aylin Şengün Taşçı, aldığı eğitim çerçevesinde tamamen Batı kültürüyle yoğrulmuş bir kesimin Türk müziğiyle hiç ilgilenmediğini aktararak, "Veya belli varoş bölgelerde yaşayıp da toplumun gelir düzeyi daha düşük olduğu için sıkıntılarının daha üzerinde hissedildiği kesim belki arabeske veya dertlerini ifade ettiğini düşündüğü müzik türlerine yönelmiş olabilir. Anadolu'da bir kesim, halk müziğini kendine yakın bulabilir. Bütün bunların kargaşası içinde Türk müziği, belli kesimlerin kendilerine daha az yakın hissettiği bir müzik olmaya başladı diyebiliriz. Ama Türkiye genelinde 4 binin üzerinde musiki cemiyeti var. Her birinin ortalama 50 kişi olduğunu düşünürsek ve bunların yakınlarını da katarsak epeyce geniş bir kitleye hitap ettiğini söyleyebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.