Yılın her günü İstanbul'da konsere gidebilirsiniz. Hatta bazı günler konserler arasında seçim yapmak zorunda bile kalabilirsiniz. Çünkü İstanbul'un müziği hiç susmuyor. Bu durum biraz da Türkiye'nin müzik merkezinin İstanbul olmasıyla ilgili. Peki bu dinamizmi kim sağlıyor? Elbette müzisyenler ama onun yanında yapımcılar, onganizatörler ve menajerler... Şimdi bu müzisyenler ve yapımcılar arasından genç bir grup İstanbul'un müzik alanındaki dinamizmini sürekli kılmak ve Türkiyeli pek çok müzisyenin dünyaya açılmasına ön ayak olmak için Serbest Müzisyenler ve Yapımcılar Derneği'ni kurdu. Dernek üyeleri arasında müzisyenler ve yapımcılar olduğu gibi organizatörler ve menajerler de var. Amaçları, konser ve festival gibi kültür-sanat etkinlikleri düzenlemek, müzisyen ve yapımcıların karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek ve Türkiyeli müzisyenlerin yurtdışında daha fazla tanınmasını sağlamak. Dernek bu akşam Babylon'da bir konser gerçekleştirerek 'resmi açılış kutlaması' yapıyor. Yasemin Mori, Kolektif İstanbul, Korhan Futacı ve Kara Orkestra, Fairuz Derin Bulut gibi isimlerin sahne alacağı gecenin tüm kazancı derneğe kalacak.
'YURTDIŞINA AÇILMALIYIZ'
Üç ay önce kurulan derneğin başkan yardımcısı menajer Reha Öztunalı, neden bir dernek çatısı altında toplandıklarını çarpıcı bir örnekle açıklıyor: "Mesela hâlâ Türkiye'den biri Grammy almadı. Veya hâlâ biri dünya çapında patlama yapmadı. Bunların hepsi örgütlenme meselesi. Herkes küçük kayıklarla Atlantik'i geçmeye çalışıyor. Ama kimse demiyor ki, 'Büyük bir gemi yapıp beraber geçelim.' Dernek biraz bu amaçla kuruldu." Öztunalı'ya göre son 15 yıl içinde İstanbul bir marka haline gelse de bunun Türkiye'deki müzisyenlere ciddi bir geri dönüşü olmadı: "Mercan Dede, Burhan Öcal, İlhan Erşahin gibi birkaç kişi dışında kimse yurtdışında dikkat çekemedi. İstanbul hakettiği kadar yükseltilmiyor. 2010 Kültür Başkenti organizasyonlarından bize geriye ne kaldı? Hâlâ aynı İstanbul. Yeni bir kültür merkezi bile açılmadı." Caz, rock ve elektronik müziği bir araya getiren parçalarıyla tanınan müzisyen Korhan Futacı "Batılı müzisyenden hiçbir eksiğimiz yok hatta fazlamız var. Avustralyalı veya Amerikalı müzisyenler bizim türkülerimizi çalmaya başladılar. Burada senelerdir yaptığımız bir şey ama şimdi Batılılar da uyanmaya başladı" diyerek İstanbul'un zengin bir müzik rengi olduğunu bunun da yurtdışında tanınması gerektiğini söylüyor.
MÜZE KURACAKLAR
Peki bu dernek ne yapacak? Dernek ilk olarak Türkiyeli müzisyenlerin yurtdışında tanıtımı için bir katalog hazırlamak istiyor. Bu, bir yıl içinde yapılan festivallerin, konserlerin, albümlerin yer alacağı bir çalışma olacak. Öztunalı "Böylece gittiğimiz fuarlarda kendimizi daha iyi anlatabileceğiz" diyor. Derneğin bir diğer projesi ise bir enstrüman müzesi kurmak. Bu projelerini şöyle anlatıyorlar: "Türkiye'de çoğu kişi enstrümanları tanımıyor. Bağlamayla saz arasındaki farkı bile bilmiyor. Ayrıca yabancı müzisyenler buraya geldiklerinde örneğin bir bağlama almak istiyor ama çeşitleri görebilecekleri bir yer yok. Müze hem bu enstrümanların sergilendiği hem de satıldığı bir yer olacak."
ENSTRÜMANLARA DOKUNDURMADILAR
Dernek ilk olarak havayolu şirketlerinin, müzik enstrümanlarına karşı özensiz tutumuna dikkat çekmek için 'Enstrümanıma Dokunma' kampanyası düzenleyerek adını duyurdu. Kerem Görsev'den Bülent Ortaçgil'e pek çok müzisyenin destek verdiği kampanya sonucunda havayolu şirketleri enstrümanlara daha özenli davranacaklarını açıkladı. Dernek bu girişimiyle, müzisyenlerin sorunlarını sahiplenip bu sorunları kamuoyu ile paylaşabileceğini gösterdi.