Metro ağzında / aslını arıyor / bir yüz gündüz ve gece / gece ve gündüz her sabah / gelinlikçi dükkanının vitrininde özenle / saçlarını tarıyor parmakları / kahve fincanında / titrek / mankene bütün gün hep aynı şeyleri anlatıyor uzun, anlamlı, yerini bulamamış cümleler ne tuhaf / insan hep / ana dilinde / deliriyor Metropollerin kalabalık yalnızlığında, bildiği tüm dillerde sözsüz kalmanın tesellisizliğini çarpıcı imgelerle belleğe kazıyan bu dizeler, Olcay Öztunalı'nın şiir kitabı 2'yim Şimdi'de yer alan Kentli Sokak İnsanı adlı şiirden. Artshop Yayıncılık'tan çıkan kitap, okurlara yeni, özgün bir şiir dünyası müjdeliyor.
İSTANBUL'DAN MADRİD'E
Şiir severlerinin kaderi çoğunlukla, tıpkı müzikte olduğu gibi belli birkaç şiire vurulmak, geri kalan sayfaları da usulca çevirmekten geçer. Bazen ama bir kitap baştan sona çarpar sizi, tekrar tekrar ileri geri hareket etmenin, o kitapla birlikte hayatın içinde ilerlemenin zor bulunur mutluluğunu yaşarsınız. Şiirlerini okurla buluşturmak için 20 yıl beklemiş bir şair olarak Olcay Öztunalı, inceliğinde yoğun bu kitabıyla tam da bu geniş kapsamlı eşliği başarıyor; elinize bir kez alınca uzunca bir müddet sizi bırakmayan kıvamıyla sizi farklı bir kapıdan içeri buyur ediyor. O kapının gerisinde İstanbul'dan Ankara'ya, Madrid'den Lizbon'a, Granada'dan Bacelona'ya uzanan bir coğrafya var. Kimi zaman İspanyolca ile Türkçe'nin iki dilli yanyanalığında ilerleyen şiir her seferinde hayat kadar yazı ve sözle olan bir ödeşmeyi de içeriyor. Görsel şiir denemeleri ile cesur buluşlar içeren Öztunalı'nın şiire olan tutkusu kadar derviş sabrıyla bezeli saygısını da hissetmemek olanaksız. Sağlam bir poetikaya yaslanan şair bu haliyle dünyanın ayaklar altından çektiği zemini şiirin dünyasında silbaştan kuruyor.
ŞİİRİN VE HAYATIN İRONİSİ
2'yim Şimdi, matematiğe göz kırpan oyuncu doğası, duyulara seslenen iç yapısı ile de dikkat çekici. Renklerden mavi, doğadan su, hallerden suskunluk kendini ilk elden hissettiren izlekler. Soyutlamalara yelken açan şiirler, tene temas etmeyi, kalbe dokunmayı da hiç ihmal etmiyor. uzağa / dokunmak / ölü bir böceğe dokunur gibi soğuk Şairin ironisini ve siyasi bilinci ile siyasetle kişisel hayatı birbirinde sınava tabi tutma anlayışı özellikle Cuba Libre/Özgür Küba şiirinde hissettiriyor kendini. Küba'nın / trajik öyküsü -hola! -coka kola! tarihe / ve / kendime / güvensizliğim artıyor / her ölçekte / aynı oranda bir ölçek rom / bir ölçek kola Cuba libre! / Özgür Küba! Duru ve dürüstçe akan şiir dili, yalınlığında yakaladığı derinlikle de çarpıyor insanı. Bunda hiç şüphesiz yılların damıtılmışlığının, zamana karşı büyük bekleyiş sınavının da payı olsa gerek. Naiflikle olgunluğu bir potada eriten şiir, insanı canevinden yakalayan bir çağrıya dönüşüyor. sendin bir yelkovan ballığının / saydamında yitecek kadar güzeldin 2'yim Şimdi'nin ilk sayfasında Jaime Siles'ten yapılan alıntı Olcay Öztunalı'nın poetikasına dair ipuçlarını yakalamak açısından önemli: sana, bozguna uğramış su dili sana, durdurulmuş mürekkep ırmağı sana, en çok silinmiş işaretin işareti sana, en kaygılı metnin kurşun kalemi sana, her zaman en az duyulanın sesi sana, peşine düşülmüş ağır sessizlik Kayda geçtiği anda geri kalan olanakları silen şiir, yazma sürecinin o yabanıl yalnızlığı, sözlerin uğultusu içinden kurtarılmayı bekleyen sessizlik, edebiyat ile hayatın bitmek bilmeyen hesaplaşması Öztunalı'nın şiirlerinden kendilerini ortaya koyan temaların başında geliyor. Hayatın her durağından geçerek olgunlaşırken varılan son noktanın yine şiir olması da şairinin, şiiri bir yazma değil yaşama süreci olarak algılayışının en açık kanıtı olsa gerek. dil arzu / uyandırır olmayandan söz ederken yokluğu / varsayarsın birinin / sana her şeyi başından tek tek anlattığına inanırsın aldanırsın yine acıkırsın şiire Şiirin yaratılış aşamasında yapısı sökülen ve yeniden kurulan hayat, Öztunalı'nın baktığı ufukta bütün acılara rağmen hakkı teslim edilmiş güzellikleri ile göz kırpıyor. Bir ömrün getirdiklerini kabul eden, zamanın her şeyi dönüştüren benzersiz gücünü ise etkileyici bir berraklıkla teslim eden bir ses duyuyoruz. O ses, keşfettiklerini cömertçe ve tevazuyla paylaşıyor: çıkarken / teybi açık bırak Mclean'in sesini ayarla pencereyi arala / çiçeklere bak Sadece bak küçük şeyler / büyümüş / hayatımız / olmuş bak / döndüğünde aynı karşılanmayı umarak Mallarmé, Borges ve Lorca'ya selam eden, şiiri uçsuz bucaksız bir kainat olarak duyumsayıp aynı enginlikle kendi okurlarına da yaşatan Olcay Öztunalı, okyanuslardan bakir adalara, liman şehirlerinden Anadolu uygarlıklarına zamansız ve mekansız bir çoğul hayat vadediyor. Taşınamaz olanı unutuşa salıveren bellek ise bir köşeden hepimizi izliyor. Kim / Kimi / Bulur / yitirirken içinde kimi korur / kimi sakınır / kimi bağışlar annelerin rüyalarına hiç girmeyen çocuklar gibi bellek... istemez olduğunda artık / yitirdiğini Kaybettiklerimizi yâd etmeyi, elimizdekilerin kıymetini bilmeyi ve en çok da hayatın hakkını vermeyi fısıldayan bu şiirlerle tanışın. Herkesi kendi rotasınca farklı güzergâhlara yöneltecek olan şiirler her seferinde yeni bir yolculuk yaşatacak. Ve inanın yola çıkmaya değer. Ne de olsa o yol, sizi kendinize vardıracak....
2'yim Şimdi Olcay Öztunalı Artshop Yayıncılık 80 s., 6 TL