Görüneni anlayabilmek, insanın kendi içinde
İmajların birbirini tamamlayarak bir araya gelip yeniden bir bütünü oluşturduğunu belirten Ani Çelik Arevyan, "Bütün içinde yer alırken, görünmeyenin karşıtlığının ya da paralelliğinin dışa yansımalarının bir sonucu olarak, belki de gördüklerimizin, gösterdiklerimizin göründüğü gibi değil. Görüneni anlayabilmek, bütün karmaşıklığı ve sadeliğiyle insanın kendi içinde" diyor.
Sergideki fotoğraflarda da bu karmaşa ve sadeliğin olduğuna değinen Arevyan, "Bir yandan karışık, bir yandan da yalın ve sade ve net görüntüler. Anlatımı oluştururken kullandığım nesnelerin formları, birbirinin benzeri gibi görünseler de aynı değildir, insanlar gibi. Tekrar gibi görünseler de tekrarı değildir, yaşam gibi. Ancak bir sürekliliği ifade ederler; tıpkı yaşam gibi, tıpkı insanlar gibi" görüşünü dile getiriyor.
Herkesin kendi bakış açısı, doğrusu, haklılığı, gerçeği olduğu için, kimine ters gelen bir durum ötekine anlamlı ve gerçek olabiliyor. Sanatçı, görünmeyenin karşıtlığı ya da paralelliğini, fotoğraflarında ters/düz, uyum/uyumsuzlukla ve devinimle yansıtıyor.
"Beni çevreleyen düşünceleri, oluşturduğum izlenimleri yeniden tasarlayarak, yorumlayarak görünür hale getiriyorum" diyen Ani Çelik Arevyan'ın 20 yıl boyunca giydiği, yaşattığı giysileri, içlerinde insan olmadığı halde, hem insanı çağrıştırıyor hem de bir silueti. Sergide yer alan 187 giysi, "olduğu gibi değil"; birer soyut görüntüye dönüşüyor, bir binaya, şehir görüntüsüne, gök taşına ya da ruhu olan bir bedene benziyor.
Parçaları bir araya getirerek daha büyük bir bütün meydana getirdiğini söylüyor Arevyan: "Bu da hayatı anlatıyor bir anlamda. Aslında yaşamak da öyle değil mi? Detayları bir araya getirerek daha büyük bir resim, bir "bütün" oluşturmuyor muyuz hayatımız boyunca..."