Fransız yazar Daphne du Maurier'in İngilizce kaleme aldığı romanı Rebecca, Turkuvaz Yayınları tarafından yeni çevirisiyle okuyuculara sunuldu. Levent Göktem tarafından çevrilen roman, aşk, sadakat, suçluluk ve masumiyet temaları çevresinde yarattığı gerilim yüklü, soluk kesici atmosferiyle bir solukta okunuyor.
Romanda, Manderley adında büyük bir malikânede yaşayan zengin ve asil Maxim de Winter ile ismi romanda zikredilmeyen genç, tecrübesiz ama Maxim'i büyük bir aşkla seven kız arasındaki ilişki anlatılıyor. Genç kızla Maxim, tanıştıktan kısa süre sonra apar topar evlenerek Manderley Malikânesi'ne yerleşiyor. Ancak çiftin arasına, Maxim'in önceki sene bir tekne kazasında ölen karısı Rebecca giriyor. Rebecca öleli bir yıl geçmiş olsa da ruhu Manderley'in koridorlarında, odalarında genç Bayan de Winter'ın peşini hiç bırakmıyor. Roman, biri ölü, diğeri yaşayan, ancak ölmüş olanı da yaşayanı kadar canlı ve azimli iki Bayan de Winter arasında bir güç mücadelesine dönüşüyor ve genç Bayan de Winter, aşkını, önceki Bayan de Winter'ın eski ellerinden kurtarmanın, onu tekrar mezarına göndermenin savaşını veriyor.
Roman, okuyucunun ilgisini son sayfaya kadar canlı tutan heyecan ve gerilimiyle bir solukta okunuyor.
Sinemaya Hitchcock Tarafından Uyarlandı
Ünlü İngiliz yönetmen Alfred Hitchcock'un Hollywood için çektiği ilk film olan Rebecca da bu romanın aslına çok sadık olarak çekilen bir uyarlaması aslında. Romandaki o buruk aşk hikâyesinin gölgesinde uzayan puslu, gotik havayı başarıyla yansıtan 1940 tarihli film, iki Oscar ile ödüllendirildi.