Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılda yaşananlar bugün bile zaman zaman gündemi meşgul ediyor. En son İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid'i hedef alan sözleriyle tepki çekmişti. Yaklaşık 33 yıl imparatorluğu yöneten II. Abdülhamid'e iktidarın yolunu açan ise amcası Abdülaziz'in askeri bir darbe ile devrilmesiydi. 30 Mayıs 1876 Darbesi ve Padişah Abdülaziz'in ölümü, II. Abdülhamid'in darbecileri yargılatması, yıllar sonra bir Cumhuriyet Savcısının araştırma konusu oldu.
EVRAKLAR OSMANLI ARŞİVLERİNDE
İstanbul Cumhuriyet Savcısı İbrahim Çiçek 28 yıllık meslek hayatında birçok soruşturma yürüttü, yargılamalarda iddia makamı olarak duruşma savcılığı yaptı. Halen görevine devam eden Çiçek, önüne gelen dosyalara bakmakla yetinmedi. Geçmişte görülmüş ve tarihi kayıtlarda geçen soruşturma ve yargılamaları merak ediyordu. Uzun yıllardır hukuk tarihi alanında araştırmalar yapan Çiçek, ilk olarak 1913'te Osmanlı Sadrazamı ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa suikastinin soruşturma ve yargılama evraklarını Osmanlı Arşivlerinden çıkarıp, 622 sayfalık "Mahmut Şevket Paşa suikastı" isimli bir kitapta toplamıştı.
Aynı yöntemle Padişah Abdülaziz'e yönelik askeri darbeyi de araştıran Çiçek, yine arşivlerden dönemin evraklarını çıkardı, mevcut tüm basılı eserleri de okuduktan sonra Abdülaziz darbesini kaleme aldı. 10 yıl süren araştırma ve inceleme sonucunda 534 sayfalık "Yıldız Mahkemesi" isimli kitabı yayınlandı.
ÖZEL DÖNEMLERİN ÖZEL MAHKEMELERİ
Savcı İbrahim Çiçek ile kitap çalışmasını ve araştırmaları sonucunda elde ettiği bilgi ve değerlendirmelerini konuştuk. Öncelikle tarihçi değil, bir hukukçu olduğunu vurgulayan Çiçek, tarihi yargılamaya değil, anlamaya çalışmamız gerektiğini belirtti.
Çiçek, "Geçmişe dönük kamuoyunda çok konuşulan, olağanüstü yargılamalarla ilgili incelemelerim, araştırmalarım oldu. Hem Osmanlı hem Cumhuriyet dönemiyle ilgili çalışmalar yaptım. Geriye dönük Özel Yetkili Mahkemeleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerini, darbe dönemleri yargılamalarını, İstiklal Mahkemelerini araştırdım. Ondan önce de Osmanlı döneminde Divan-ı Harbi Örfi Mahkemeleri ile ilgili incelemelerim oldu. Bu tür yargılamalar her zaman olağanüstü hal dönemlerinde meydana geldi. Bir İstiklal Mahkemeleri, Yassıada yargılamaları, Ergenekon, 15 Temmuz davaları... Bence hukukçuların, tarihçilerin bunları tarafsız bir gözle incelemesi gerekiyor" dedi.
ÖLDÜRÜLDÜ AMA KATİLLER YARGILANAMADI
Araştırmacı savcı, "Sultan Abdülaziz darbeden sonra intihar mı etti, öldürüldü mü" sorusunu da kitabında tüm yönleriyle ele alıp kararı okuyucuya bırakıyor. Okuyucuyu etkilememek için kitapta yer vermediği kendi kanaatini ise sorumuz üzerine net bir şekilde şöyle cevaplıyor: "Benim kanaatime göre Sultan Abdülaziz öldürüldü. Ancak cinayette Mithat Paşa'nın dahli yoktu. Mithat Paşa 4 paşa ile birlikte darbede yer almıştır fakat Sultan Abdülaziz'i ortadan kaldıran Hüseyin Avni Paşa'dır. Avni Paşa da Sultan Abdülaziz'in kayınbiraderi Çerkez Hasan tarafından öldürüldüğü için yargılanamıyor. Sembol isim olarak Mithat Paşa yargılanıyor. Sultan Abdülhamid iktidarının ilk 5 yılında güçsüzdü, her şey paşaların elindeydi. Bu nedenle 5 yıl sonra gücü tam eline geçirince, 'Siz benim amcama, Sultan Abdülaziz'e darbe yaptınız' diyor ve darbecileri yargılatmak için Yıldız Mahkemesini kurduruyor. Aslında Yıldız Mahkemesinde darbe yargılaması değil, cinayet davası görülüyor."
YILDIZ MAHKEMESİNDEN...
Savcı Çiçek'in Yıldız Mahkemesine ilişkin dikkat çektiği bazı notlar şöyle:
* Darbeyi yargılayan ilk mahkeme olarak da kabul edilmektedir. Ancak darbenin başı Hüseyin Avni Paşa, Çerkez Hasan tarafından öldürüldüğü için darbe üzerinde durulmamış, sultanın öldürülmesine odaklanılmıştır.
* Yıldız Sarayının bahçesinde kurulan bir çadırda yapılan yargılamanın kamuya açık yapıldığı, yabancı basın mensupları ve ülke temsilcilerinin de yargılamayı izlemeleri için duruşmalara davet edildiği görülüyor.
USÛL TARTIŞMASI
* O dönem yapılan yargılamada sanıldığının aksine savunma hakkına bir hayli riayet edildiğini görüyoruz. Şöyle bir örnek vermek istiyorum. Yıldız Mahkemesinin baş sanığı Mithat Paşa, tanıkları kendisinin sorgulayacağını söylüyor. Mahkeme başkanı, tanıkların baskı altında kalmaması için 'Sen sorularını bize söyleyeceksin, biz de tanıklara ileteceğiz' diyor. Bu usûl tartışması bugün de devam etmektedir. Sanıkların tanıklara doğrudan soru sormasına bugün de izin verilmemektedir.
* Mecelle'nin mimarı meşhur tarihçimiz Cevdet Paşa, dönemin Adalet Bakanı. Mahkeme salonunda Cevdet Paşa'nın duruşmaları izlemesi, mahkemenin bağımsızlığına gölge düşürdü, diye tartışa konusu ediliyor.
CİNAYETİ ÖRTBAS ETMEKLE SUÇLANABİLİRDİ
* Temyiz Mahkemesi, Yıldız Mahkemesinin verdiği idam kararını onuyor ancak Abdülhamit idamı infaz ettirmiyor. Sanıklar Taif'te hapsediliyor.
* Bütün kaynaklar incelendiğinde Mithat Paşanın cinayetten haberi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mithat Paşa sadece Sultan Abdülaziz'i tahttan indirmek ve cinayetten sonra olayı örtbas etmekle suçlanabilirdi. Oysa Mithat Paşa, Yıldız Mahkemesinde cinayetle itham edilmiştir. Halbuki Mithat Paşa'nın cinayeti işlediğine dair ileri sürülen deliller yetersizdir.