Yazar Şahin İlhan (45), şifa üzerine bitki, bitki özleri ve bitkilerin frekansları hakkında dağ bayır gezerek araştırmalar yaptıktan sonra bitkilerin frekansından insanların frekansına yöneldi. Kuantum, frekans, enerji ve rezonans üzerine uzun yıllar araştırma yaptıktan sonra ABD'ye giderek bu araştırmalarını ciddi boyutlara taşıdı. ABD'deki bir doktor arkadaşı aracılığıyla ABD Eski Başkanı George H. W. Bush'un doktoru ile de görüştü. Ona frekanslarla ilgili çalışmalarını aktarınca ABD'de çalışması, araştırmalarını üniversitede sürdürmesi ve bütçe yardımı konusunda teklif aldı. Şahin İlhan ise bu teklifi ret etti. "Ben yurt dışında yaşamak istemiyorum, ne yapacaksam ülkemde yapmak istiyorum!" diyen Şahin İlhan kolları sıvadı, yılların birikimini "Kaderin Kuantumun İçinde (Kalemi Senin Elinde)" isimli kitapta bir araya getirdi. Yazar Şahin İlhan, frekans, telepati, rezonans, enerji ve kuantumu konularını SABAH'a anlattı.
- Kitabın başından sonuna kadar frekans, rezonans, enerji ve kuantumdan bahsediyorsunuz. Sizin tabirinizle muhteşem dörtlüyü "frekans" diye adlandırıyorsunuz. İnsanı bu dörtlü nasıl etkiliyor?
- Allah-u Teâlâ kuantumu bir algoritma gibi yaratmış. Kuantum tamamen bir matematik metoduyla çalışıyor, mesela bulunduğunuz bir alandaki kuantum alanı sizin her konuştuğunuzu ve her hareketinizi kaydeder. Kuantum bir örümcek ağı gibidir ve bütün evreni saran bir ağ gibi de düşünebilirsiniz. Evrenin hiç bir yerinde boşluk yoktur, herkes bu ağın içindedir, herkes birbiriyle aynı kuantum havuzunun içinde ve hepsi birbirine bağlanmaya hazırdır. İnsanların kendine has bir rezonansı, frekansı ve enerjisi vardır, bir de muhteşem kuantum. Kuantumun hem dünyevi hem uhrevi olduğunu düşünüyorum. Ahirette yaptığımız her şeyi televizyondan izler gibi seyredeceğimizi düşünüyorum çünkü kuantum her şeyin bir kopyasını iletirken bir kopyasını da kendi içinde saklıyor. Ayrıca kuantumun içinde aynı güneşteki gibi oradaki atomların ve onun alt parçacıklarının sürekli birbirini tetiklemesi var. Bundan dolayı ciddi bir enerji ortaya çıkıyor. Bu enerjiyi biz kullanmaya başladığımız zaman ne elektriğe ne doğalgaza yani hiçbir şeye ihtiyacımız kalmayacak. Isınmadan elektriğe tüm problemleri çözeceğiz. Kuantum insanları sürekli birbirine bağladığı için örneğin bir iyilik yaptığınızda dua veya beddua aldığınızda o hemen sizi bulur, o kişiyi bilmenize veya tanımanıza bile gerek yok. Çünkü kuantumun algoritmasında her şey kayıtlıdır. Toprak gibi hangi tohumu atarsanız size onu veriyor.
- Kur'an-ı Kerim'deki ayetlerden ve hadislerden de örnekler veriyorsunuz…
- Ben çalışmalarımı, ayet-hadis ve bilimin üçgeninde yapıyorum. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde söylenenler teker teker çıkıyor. Bu konulara imani boyuttan da bakmazsanız, birçok noktada tıkanırsınız. Ve çok zaman kaybedersiniz. Olaya sadece dünyevi gözle bakınca bir duvar ortaya çıkıyor. Çünkü bakın bilimin çok uzun yıllar araştırmalar yaparak bulduğu bir konu Kur'an-ı Kerim'de veya hadislerde yazılı olarak karşınıza çıkıyor. Örneğin Kur'an'da bir ayette "7 kat göğün ve 7 kat yerin Rabbi olan Allah'ın adıyla" diye başlayan ayet var. Bu 1450 sene önce gelmiş, oysa bilimsel olarak yerin ve göğün 7 kat olduğunun tespiti yakın geçmişte mümkün oldu. Ayetlerin ve hadislerin mucizelerine çokça şahit oluyoruz.
"FREKANSLARINIZIN YOĞUNLUĞU NEYSE SİZ OSUNUZ"
- "İnsanların karakterleri, manevi yapıları, duyguları, enerjileri, insani ilişkileri, hayat görüşleri aslında onlarda oluşan frekansın toplamıdır" diyorsunuz… Bu kuantumun içinde biz ne konumdayız?
- Biz şuyuz: Herkesin frekansları var. Mesela her kelime, her eşya, her parça bir frekanstan oluşuyor. Beyin bunları kodluyor ve her birini frekans olarak alıyor. Duygular da öyle. Merhamet, nefret bir frekans. İyilik, kötülük hepsi bir frekanstan oluşuyor. Frekansların yoğunluğu neyse siz osunuz. Mesela merhamet frekansı yoğun olduğunda size o eylemi yaptırıyor. Ayağı takılıp düşen birine merhamet frekansıyla yerden kaldırmak için koşabilirsiniz ya da merhametsizlik frekansı sizde hâkimse sadece seyredebilirsiniz. Bu sizin içinizde hangi frekansın yoğun olduğuna göre değişir. Eylemler frekansların tetiklemesiyle çalışıyor. Siz frekanslarınızın toplamısınız ve sizin kişiliğinizi, karakterinizi frekanslarınız ortaya çıkarıyor. Psikolojik sorunlu insanların en büyük problemi nedir biliyor musunuz? Frekansları bozuk!
"İNSAN KENDİNE YÜKLEDİĞİ FREKANSLARIN KARŞILIĞIDIR"
- 71 soruya verilen cevaplar üzerinden kitap ilerliyor. İlginç sorular da var. Örneğin frekans bozulmasından ve bunu düzeltmeden söz ediyorsunuz. Hatta silmekten bahsediyorsunuz. Birey nasıl bir düzeltme yapar ya da siler?
- İnsan düşüncelerinin karşılığıdır, insan kendisine yüklediği frekansların karşılığıdır, frekanslar insanı etkiler. "Gözden ırak olan gönülden de ırak olur" Neden bunu derler biliyor musunuz? Frekansın oradaki yoğunluğundan kaynaklı. Kişi sevdiğine karşı frekansı çok yoğundur. Gözden ve gönülden ırak olunca frekans yoğunluğu düşmeye başlar. Hele hele siz o frekans için "Seni istemiyorum" dersiniz o frekans silinmeye başlar. Ayet ve hadislerde de bir günah için önce pişman olmaktan söz edilir. Yani kişinin onun hata olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Eğer yaptığınız eylemin, duygunun, düşüncenin yanlış olduğunu düşünüyorsanız, artık ona sahip olmak istemediğinizi düşünmeye başlıyorsanız, frekansını farkında bile olmadan silmeye başlıyorsunuz. Böylelikle frekans bozulması yaşandığında, herhangi bir kişideki duygu yoğunluğunun ya da inancının azalmış olmasını, beyindeki yapı sağlıyor. İsteğe göre bir anda frekansı düzeltiyor ya da siliyor. Kısacası frekansları ne kadar canlı tuttuğunuz, yoğun tuttuğunuz ya da düşük tuttuğunuzla ilgili bir durum bu.
"BİZ, BİZ DEĞİLİZ!"
- Frekansların bizi yönettiğinden söz ediyorsunuz, bunun ne kadar farkındayız ve biz biz değil miyiz?
- Biz biz değiliz, kesinlikle biz değiliz, frekanslar bizi yönetiyor. Kendi elimizle kurduğumuz frekans sistemi bizi yönetiyor. Örneğin çok iyi ezbere bildiğiniz bir duayı şiiri veya şarkıyı asla tam tersinden okuyamazsınız çünkü her kelime bir frekanstır ve bu frekanslar beyinde hangi sıralama ile kodlandıysa sadece o sıralama ile çalışır insanların çoğuna bakın sabah kalkar, giyinir, kahvaltısını yapar, işe gelir, günde içeceği çay kahve sayısı bile bellidir. Verilen işi yapar, tekrar arabaya biner eve döner, yatar. Sabah tekrar uyanır. Robot gibi, fakat kendi eliyle yüklediği kodlanmış frekansların robotik hayatını yaşar fakat farkında bile olmazlar "Giderim, işimi yaparım, çok bir şeye karışmam!" diyebiliyorlar. Ama kimi insanlara bakın onlar öyle değiller, yeni bir şeyler araştırır, kendisini sürekli geliştirmeye çalışır, insanlık adına farklı olan yenilikleri, kolaylıkları bulmaya çalışırlar. Böyle kişiler biraz daha kendini yönetebiliyor. Örneğin bir yemekle ilgili onu sevip sevmediğimize dair bir frekans oluşturmuşuz. O frekans size "Sen bunu sevmiyorsun, ye veya yeme" diyor. Böylelikle kendi elimizle oluşturduğumuz o frekans sistemi bizi yönetiyor. Ve bunlardan sayabileceğimiz binlerce örnekler var. Bir de hangi frekansı yoğun olarak kullanırsanız o frekans size egemen olur. Bir sanatkâr gibi düşünün! En çok neyi kullanırsanız o alanda en iyisini yapmaya başlarsınız. Çünkü o işin frekansı o sanatkârda çok yoğunlaşmaya başlar ve o konuda uzman olur ve yapılanın en iyisini yapma kabiliyeti oluşur. Bir tane de sigara içenlerin frekanslarından örnek vereyim. Sigarayı çok yoğun içenlerdeki birçok insanın bırakmayı istemesine rağmen bırakamaması gibi düşünebilirsiniz.
- "Herkes ektiğini bulur", "Ameller niyetlere göredir!" diyerek bunun kuantum olduğunu belirtiyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
- Mesela toprağa hangi tohumu atarsanız o ürünü alırsınız. Kuantum da aynı! Ne veriyorsanız onu alıyorsunuz. Allah-u Teâlâ bir sistem kurmuş, bu sistemin çalışma mantığı itibariyle Allah'ın adeta bir adalet sistemlerinden bir sistem olduğunu düşünüyorum. Kuantum Allah tarafından yaratılmıştır ve birçok görevi vardır. Bir dua ya da beddua alırsanız, onun karşılığını görüyorsunuz. Aynı zamanda bir insan yalan ya da doğru söylüyorsa vücudu farklı tepkiler veriyor. O kişinin yalanları ve doğruları kuantum içinde de kayıtlı. Örneğin biriyle konuşurken adını koyamadığınız bir şey hissedebiliyorsunuz. Hiç tanımadığınız bir insana karşı da olabiliyor bu. Aslında sizin ve onun bağlı olduğu aynı kuantumun içinde onun bilgileri yani frekansları kayıtlı, siz onun bilgilerine farkında olmadan bağlanıyorsunuz. Dikkat edin! Telefonla birileriyle konuşurken birden esnemeye başlayabilirsiniz. Çünkü telefonda konuşsanız bile o insanın enerjisine ve frekansına bağlanıyorsunuz ve etkileniyorsunuz. Bunun tersi de olabilir. Ben şöyle bakıyorum: Peygamber Efendimiz diyor ki: "Kimsenin üzerine direkt okumayın, suya okuyun." Okuyan kişinin alıcı, dinleyen kişinin de verici konumda olmasından kaynaklı üstüne okunduğunda gözünden yaşlar gelir, esner, üzerine ağırlık çöker. Biz bunun denemelerini defalarca yaptık. İnsan frekansı hızlı düşünce esnemeye başladığını ve gözünüzden yaşlar geldiğini gördük. Doğal olarak insana direk okuduğunuzda ondaki negatif enerjiyi hızlı bir şekilde alıyorsunuz, hızlı üzerinize gelen negatif enerji de sizin frekanslarınızı hızlı bir şekilde düşürüyor. Ve kişiye çok zarar veriyor. Ayrıca suyun hafızası olduğunu bilim adamları daha yakın bir zamanda buldular. Hadiste Peygamber Efendimiz hastalar için "Bir bardak suya okuyup onu içirin" derken aslında bize okunan duaları suyun hafızaya alacağını işaret ediyor.
"TELEPATİ İÇİN KİŞİLER ARASINDA GÖRÜŞME FREKANSININ YOĞUNLAŞMASI LAZIM"
- Telepatiden de kitapta bahsediyorsunuz. "Kimi düşünürseniz, onun frekansına bağlanıyoruz" diyorsunuz. Telepati gerçekten var mı, nedir bu telepati?
- Adını koyamadıkları için buna telepati demişler. Hepimiz birbirimize bağlıyız. Telsiz gibi düşünebilirsiniz. Siz görüştüğünüz kişilerle ne kadar yoğun görüşüyorsanız, o kadar çok aranızdaki frekanslar yoğun olur. Kuantum üzerinden saniyenin çok çok altında farkında bile olmadan onun frekansına bağlanırsınız. Konuşma esnasında adı geçse bile frekansına bağlanırsınız. Siz ona bağlandığınızda negatif ya da pozitif ondan bir şey alırsınız. Her bağlandığınızda mutlaka bir şey alıyorsunuz. Bağlanmanız için onu iyi tanımanız ve irtibatta olduğunuz birisi olması gerekiyor, kuantumda sizinle ve düşündüğünüz biriyle aranızdaki görüşme frekansının yoğunlaşması lazım. İletişimde olduğunuz bir kişi olması gerek. Ne kadar az görüyorsanız, o kadar az bağlanabilirsiniz. Bir kişiyle ne kadar çok görüşüyorsanız, aranızdaki frekans hattı o kadar yoğunlaşıyor.
- Sonrasında ne oluyor, o kişiden nasıl etkileniyor o kişi?
- Negatif birine bağlanın, adını anın yarım saat sonra kendi enerjinizin düştüğünü fark edersiniz ama tam tersi pozitif bir insandan bahsederseniz, ona bağlandığınız için pozitif enerji alırsınız. İsterse sizden on binlerce kilometre uzakta olsun, onu düşünmeniz bile yeterli. Hatta bazen birini düşündüğünüzde bir bakarsınız ki telefonunuz çalıyor, o kişi sizi arıyor. Bu farkında bile olmadan onun frekansına bağlanmanızdan yani diğer adıyla telepatiden kaynaklanıyor.
"TELEPATİ BİLİNÇLİ DE YAPILABİLİR!"
- Bazen hiç düşünmediğimiz biri birden bire aklımıza geliyor, o kişi düşündüğü için mi yoksa neden kaynaklı bu?
- O kişi düşündüğü için. Kesin bu. Kendiliğinden aklınıza gelemez. Hiçbir şey yokken alakasız bir şekilde geliyorsa o size farkında olmadan frekans göndermiştir. Yoksa bir fotoğrafa baktınız ya da onun tanıdığı ortak biriyle görüştüğünüzde aklınıza geliyorsa bu başka. Ama hiç yoktan aklınıza geldiyse telepati denen şeyi yapmıştır.
- Telepati bilinçli yapılabilir mi peki?
- Eğer yönetebilirseniz bilinçli de yapabilirsiniz. Frekansları iki tarafta profesyonel kullanabiliyorsa kesinlikle yapabilir. Bunu yapabilecek kişiler çok. Kişi kimle irtibatlı olduğunu bilerek telepati ile iletişim kurabiliyor. Nasıl ki telefonda "Alo" dediğinizde karşı taraftan "Alo" ifadesini duyuyorsunuz, aynen onun gibi telepatiyle kişiye bağlanabiliyorsunuz, karşılıklı hislerle denileni duyarsınız.
"İNSANLARA KARŞI OLUMLU DÜŞÜNMEK ONLARINDA BİZE KARŞI OLUMLU DÜŞÜNMESİNİ SAĞLAR"
- Bir kişiyi olumlu yönde düşünmek onun bizi olumlu yönde düşünmemizi sağlar mı?
- Sağlar, olumsuz düşünmek de tersini yapar. Gıybet etmekle ilgili hadisler var. Birinin arkasından sürekli kötü konuşun ama yan yana geldiğinizde istediğiniz kadar iyi davranın bir süre sonra sizinle ilgili adını koyamadığı bir olumsuzluk düşünmeye başlar. Niye? Sizin toprağa ektiğiniz tohum gibi kuantuma bu olumsuz ifadeleri ekiyorsunuz ve sizin ektiğiniz şeyler kuantumun içinde kayıtlı olan, onunla sizin aranızdaki frekanslar bozulmaya başlıyor.
- Bir başkası bir başkasına telepati yoluyla zarar verebilir mi?
- Telepatiyle kimseye zarar veremez ama kendisine zarar verir. Kuantumu bir adalet sistemi gibi düşünün, ona zarar vermek isterseniz kendinize zarar verirsiniz. Bir yapar iki yapar sistem kendisini kapatır. Tam tersi iyilikle alakalı sürekli yapsa o zaman asla kapanmaz.
"HER ORTAMIN BİR ENERJİSİ VARDIR, KİŞİYİ ETKİLER"
- Ortamların enerjileri ve frekansları olduğunu belirtiyorsunuz, insana bu nasıl etki ediyor?
- Çalıştığınız, oturduğunuz yerin bir enerjisi vardır. Ne kadar güzel, lüks olursa olsun orada bir yaşanmışlık yoksa insanda boşluk oluşur. Kimi insanlar bir yere gittiğinde huzur bulurken kimileri adını koyamadığı bir huzursuzluk hisseder ve oradan kalkmak ister. Bu tamamen hem ortamın hem kişinin enerjisinin, frekansının, rezonansının normal seviyenin dışında olmasıyla alakalıdır. Yani ortamın içerisine kendi elinizle daha önceki ektiğiniz enerjiden besleniyorsunuz veya zarar görüyorsunuz. Neden cemaatle namaz kılmak 27 kat sevap? Biz çalışmalarda şunu fark ettik: Cemaatle namaz kılındığında tek başına kılmaya göre 27 kat daha fazla enerji oluşuyor, hep bir matematik var. Allah-u Teâlâ ayette "Biz yarattığımız her şeyi şüphesiz hesap kitap üzere yarattık" diyor. Tüm evrende yaratılan her şey bir hesap kitap üzere çalışıyor. Ortamda kavga gürültü, kötü kelimeler ektiyseniz, kuantum bölgesinde bozulmalar oluyor ve huzursuzluk ortaya çıkıyor. Tam tersi bulunduğunuz ortama huzur, mutluluk, güzel sözler ektiyseniz ortamda her daim o pozitif enerjiyi yaşarsınız.
- "Frekansları düzeltirseniz, hastalık ortadan kalkar" diyorsunuz. Kanser, kalp, tansiyon ya da şeker hastalığının frekansı nasıl tespit edilebilir ve nasıl iyileşebilir?
- Bugün itibariyle gelinen noktaya bakıldığında buna çok yaklaşıldı, frekans ölçüm aletleri ve belli aparatlarla tespit edilip tedavisine ulaşılacak. Yani yakın gelecekte o hastalığın frekansındaki bağı kopardığınız anda hastalık ortadan kalkacaktır. Bu tedavi yönteminin 10 yılı bulacağını düşünmüyorum, hatta 4-5 yıl içerisinde frekans ölçümleriyle hastalıklar çok rahat tedavi edilebilecek. Örneğin bu konu çok uzun ama kısaca şöyle ifade edeyim: Vücutta oluşan tüm hastalıkların aynı zamanda bir frekansı oluşur, bu kanserde de aynıdır ve kanserli hücre bu frekanslar üzerinden sürekli beyine "Ben açım beni besle" sinyali gönderir. Beyin de besleme talimatı verir. Bu aradaki frekanslar silindiğinde beyinle arasındaki iletişim kopunca beslenemeyecek ve açlıktan ölmeye başlayacak, böylece hastalıkların frekanslarını silme yöntemiyle o şikâyetler bitecek.
FOTOĞRAFLAR: MURAT ŞENGÜL