Geçtiğimiz gün hepimizin bildiği ve hep neşeli tavırları ile tanıdığımız Dilber Ay'ın hayatını konu alan filmin galasındaydım. Perdede insanların izlemeye dahi dayanamayacak kadar üzüldükleri bir hikaye vardı… Daha çocuk yaşta evlendirilen, anne olan, çocuklarından koparılan, ölümle burun buruna gelene kadar şiddete, açlığa maruz bırakılan ve tüm bunları yaşadığında henüz 14-15 yaşında olan bir kadın… Dilber Ay… Filmin yapımcılarından Aytaç Aydağ ile konuştuğumda kızlarının dahi izlerken fenalaştığını öğrendiğimde şaşırmıyorum; bu dramı bilmek başka, görmek bambaşka çünkü… Tüm hikayeyi izlerken aklıma hala çocuk yaşta evlendirilen, eğitimine destek olunmayan kız çocuklarımız, vahşice katledilen kadınlarımız geliyor.
Dilber Ay'ın yaşam hikayesi aslında bizler için ilham verici. Kadınları geri plana atan toplumsal cinsiyete dayalı kalıpları kırdığı için. ''Kadın dediğin evinde oturur'' cümlesini lügatından çıkarma cesareti gösterdiği için. Bedenini isteği dışında kirli nefeslerle paylaşmamaya kanla, başla direndiği; normalleştirilmeye izin vermediği için ve bunlara henüz çocuk bedenindeyken dahi direndiği için. Biz kadınlar farkındalıklarla birbirimizin hayatına dokunuyoruz… Bu anlamda ülkemiz adına son derece değerli bir ses sanatçısı olan Dilber Ay'ın sadece sanatı ile değil güçlü bir kadın karakter oluşu ile de anmamız gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Dilber Ay'a hayat veren Büşra Pekin'in de duyduğuma göre hayali şarkı söylemek, dram oynamak ve bu denli sağlam bir karaktere can vermekmiş. Ne mutlu ki kariyerinin kırılma noktası olabilecek bir hikaye ile hayalini gerçekleştirmiş. Ya Dilber Ay zamanında TRT'nin ses yarışmasını kazanamayacak kadar yetenekli ve şanslı olmasaydı diye düşünmeden edemiyorum… Kim bilir yitip giden kaç tane Dilber'imiz var… Çok çektim insanların sessizliğinden sesim artık size emanet diyor Dilber AY…
Yitip gitmeyecek kadar değerli olan Dilber Ay'ların sesi de artık bizlere emanet olsun ki kadınlarımızın katledilmesine, işkence görmesine, okula gönderilmemesine, çocuk yaşta evlendirilmelerine susmayalım. Ne mutlu ki hüzün dolu bu ömürde kadının kıymetini bilebilen İbrahim Karakaş ile kesişiyor yolu, iki evliliği, üç çocuğu olmasına rağmen rızası olan ilk evliliğini yapınca hayatının seyri az da olsa değişiyor Dilber Ay'ın. Bu hikayede biz kadınlar kadar kadının hayatına, özgürlüklerine saygı duyması, kadının kıymetinin bilinmesi gereken erkeklere de iş düşüyor. Kadınlara karşı ihmal ve kusur Mustafa Kemal Atatürk'ün de sözleri ile toplumun uğradığı başarısızlıkların sebebidir… Dilber AY ülkemin en önemli ses sanatçılarından biri olduğu kadar en kıymetli kadın aktivistlerindendir de