Anadolu'nun istiklal mücadelesinde yedek subay olarak görev yapan Doktor Muzaffer Alatur'un kaleme aldığı anılar, Kurtuluş Savaşı'na dair farklı bir bakış açısı ortaya koyuyor. Anadolu'nun düşman işgalinden kurtarılmasını sağlayan büyük zaferi, kaçan Yunan ordusunun yaptığı mezalimleri, milli mücadele döneminde Türk milletinin içine düştüğü girdabı, işgaller karşısındaki tutumu, Kuva-yı Milliye'nin teşkilatlanma sürecini, düzenli ordunun oluşturulması ve Yunan ordusuna karşı adım adım verilen mücadeleyi ele alıyor.
BU DERECE ŞİDDETLİ BİR TAARRUZ BEKLEMİYORLARDI
Dr.Muzaffer Alatur, Türk taarruzunun yapılması karşısında yaşananları şu şekilde anlatıyor: "Türkler ilk defa düşman siperlerini zapt ettikleri zaman Yunan efrad ve zabitanını henüz uykularından yeni kalkmış ve şaşırmış bir halde bulmuşlardı çünkü Yunanlılarca bir Türk taarruzu ihtimali mevcut olsa dahi bu derecede şedit bir olacağı mutasavver değildi, çünkü üç seneden beri daima muzaffer olan Yunan orduları karşısında gayrı muntazam bir çete kuvveti görmüşlerdi."
KAÇARKEN İNSANLARI DİRİ DİRİ YAKTILAR
Yine, Yunan askerlerinin kaçarken yaptığı mezalimi Dr. Alatur şu şekilde anlatıyor: "Düşman, beş gün beş gece devam eden bir muharebeden sonra panik şeklinde ricate mecbur kalmıştı. Düşmanın burada bir general dört miralay birçok zabiti esir alınmıştı. Yunanlılar, Afyon'u terk edeceği zaman hükümet civarında bir kısım dükkânları yakabildikleri gibi Uşak'ta dahi istasyondan çarşıya kadar olan muntazam ve güzel binaları kâmilen yakmışlardı. 2 Eylül 1922'de düşman Alaşehir'i terke mecbur olmuş ve ahalisinin bir kısmını yakmıştır. Şehir halkı çırılçıplak dağlara kaçmak suretiyle hayatlarını kurtarabilmişlerdi. Bütün Alaşehir ve Uşak ovasında güzergâhta bulunan köylerimiz geriye firar eden efrad tarafından yakılmış kıymet eşyaları cebren alınarak birçok yerlerde ahalisi diri diri yakılmak suretiyle feci şekilde öldürülmüşlerdi."
DÜŞMANIN KAÇMASINI DEĞİL MUHAREBE ETMESİNİ İSTİYORLARDI
"Neferlerimiz arasında düşmanın hiç olmazsa birkaç saat tutunup muharebe etmesini dua edenler oluyordu, çünkü zavallı piyade kıtaatında bulunanların ayakları kâmilen şişip çatlamıştı. Düşman Alaşehir'den sonra Salihli, Kasaba, Manisa'yı kâmilen yakmış ve rast geldiği ahaliyi gaddarhane bir surette şehit etmişti."