Medyanın toplum talebiyle mi bu programları yaptığını yoksa başka bir el tarafından mı bunları izlememiz istendiğini sorgulayan roman Tünel, reyting uğruna zorla bir yarışmaya dâhil edilen tutsakların maruz kaldığı insanlık dışı muameleler ve bu vahşi gösteriyi seyretmeyi tercih eden insanları konu ediyor.
'YARIŞMA' ADI ALTINDA DEĞER TANIMAZLIK AŞILANIYOR
Medyanın faydası olduğu kadar zararı da olduğunu dile getiren Konuk, romanın ortaya çıkış fikrini şöyle anlatıyor: "Televizyonlarda "yarışma" adı altında dedikodunun, kişiyi yarı yolda bırakmanın, insanları kandırmanın, aldatmanın, arkadaş satmanın, inkârın, riyakârlığın, yalan söylemenin alenileştirildiği medya dünyasının bir yüzünü gördükçe, bununla ilgili dertlenmemek mümkün değil.
'Yeni medya geldi, geleneksel medya öldü' denmesine de pek itibar etmiyorum. Zira televizyon hâlâ çok revaçta. Bu dertle başladığım Tünel, kim bilir yıllar sonra -ki bu yıllar sanki uzun bir süre değil gibi geliyor bana maalesef- 'daha neler göreceğiz televizyon ekranlarında' diye düşünmemle beraber, şimdilik uç gibi görünen bir yarışmayla başlıyor. Derken romana bu ana fikirle yola çıktıktan sonra, hem psikolojik çözümlemeler, hem sosyolojik analizleri de beraberinde getirdi."